Santorini, kesinlikle bilinen klasik Yunan adalarından biri olmayıp; nev'i şahsına münhasır bu ada için sadece hayal tadında bir gezi yaptığını sanarak gemi turları ile adaya gelmek yeterli değildir. Bu adayı keşfetmek, olağanüstü günbatımlarını izlemek, en güzel şaraplarını muhteşem deniz mahsulleri ile yudumlamak ve bu adanın tadını, başkent Fira'da eğlenerek geçirip, yeni bir güne uyanmakla devam ettirmek, buranın olmazsa olmazlarıdır. Emin olunmalıdır ki; Santorini'ye gelen her kim ise asla dönmek istemeyecektir.
Yunanistan yarımadası ile Anadolu yarımadası arasında bulunan ve toplam alanı 23.000 kilometrekare kadar olan 3000'e yakın ada ve adacığa Ege Adaları adı verilir. Ege denizindeki adalar, yüz ölçümleri çok farklı ve sayıları çok fazla olmasına rağmen yine de gruplara ayrılabilirler.
En alt bölümdeki adalar olan Rodos, Girit, Kerpe ve Çuha, Anadolu ve Yunanistan yarımadalarının ana kara parçalarının dışında bulunurlar. Diğer adaların hemen hemen hepsi Türk ve Yunan ana kara parçalarının önünde bulunan bölgelerde toplanmışlardır.
Bu ada gruplarından Mora yarımadasının doğusunda bulunanlara Kikladlar, Yunanistan'ın orta bölümünün kıyıları önünde bulunanlara Tesalya Adaları (Kuzey Sporatlar ya da Şeytan Adaları), Ege Denizinin orta bölümünde, Anadolu kıyılarına yakın olanlara Saruhan Adaları (Doğu Sporatlar), Batı Anadolu'nun güney ucunda yer alanlara da Onikiada (Güney Sporatlar) denir. Sporat Yunanca "dağınık" demektir, Kiklad ise "çember" demektir. İşte Santorini bu çemberin içinde yer alan ve bizim deyimimiz ile ismi İtalyanca söylenişi ile dilimize yerleşmiştir. Yunancadaki adı ise Thira'dır.
Yunan Adaları'nın birçoğunda bulunan gezginlerin ve turistlerin büyük bir çoğunluğu içlerinden en etkileyicisinin Santorini olduğu konusunda ortak görüşe sahiptir. Antik dönemde meydana gelen büyük bir volkanik patlama sonucunda bugünkü krater görüntüsüne sahip olan Santorini yıl boyu, bir milyonun üzerinde ziyaretçinin akınına uğrar. Santorini Kraterinin doyumsuz gün batımı manzarası anlatılmaz, sadece yaşanır!
Kiklad ada grubu içerisinde 73 kilometrekarelik yüzölçümüyle diğer grup adalarına oranla daha küçük bir ada olan Santorini, gerçekten de muhteşem manzaralara ev sahipliği yapan bir coğrafya harikasıdır.
MÖ 1650 - 1450 yılları arasında püskürmeye başlayan volkan, kısa sürede çökerek adanın 73 kilometrekarelik bir alanının deniz altında kalmasına yol açar. Bu olay, tarihte bilinen en büyük volkanik etkinliklerden biridir, Doğu Akdeniz'de çok büyük yıkıcı etkiler yaratan doğa olaylarına neden olmuştur. Bilinen en büyük yıkım Girit'te gerçekleşir ve merkezi bu adada olan Minos uygarlığı üzerinde büyük tahribat yapar.
Çökmenin ilk etkisi, çöküntünün neden olduğu tsunami sonucu, Girit'in kuzey ve kuzey batı kıyıları boyunca yer alan balıkçı köylerinin, denizden fazla yüksek olmayan yerleşimlerin ve denizlerde ya da limanlarda bulunan ticaret ve balıkçı teknelerinin yok olmasıdır.
Kızgın lav ve tüfün altında kalan antik çağdaki bu coğrafyanın halkları büyük bir felakete tanık olmuş ise de günümüzde benzersiz coğrafi yer şekilleri ile katılaşmış tüflerin altında binlerce yıl çok iyi korunagelmiş arkeolojik kalıntılarıyla Santorini'nin dünyada bir örneği daha yoktur. Tüm Kiklad Adaları gibi Santorini de bir dönem Türklerin egemenliğinde kalmıştır.
Dünyadaki bir çok yeni evlenen çiftin balayı destinasyonu olarak seçtiği Santorini'deki özellikle Oia köyü ve buradaki mavi kubbeli St.Nicola's Kilisesi hemen herkesin fotoğrafları bir şekilde gördüğü önemli bir turistik noktadır. Oia Köyü, Santorini adasının başkenti olan Fira'ya sadece 15 km uzaklıkta ve virajlı bir yoldan ulaşımı sağlanmaktadır. Adada bulunan birçok köy kayaların üzerine kurulmuştur. Özellikle başkent Fira denizden 275 m yükseklikte olup, limandan buraya ancak ya eşekle, ya 900 basamak merdivenleri aşarak ya da çok uzunca bir yolu dolanarak araçla ulaşılabilen bir merkezdir.
Oia ise tam bir romantizm merkezi ve muhteşem manzara bölgesi olarak bilinir. Muhteşem Kaldera manzarasını en iyi görebileceğiniz yer Oia'dır. Kaldera volkanik patlama sonucu toprağın çökmesiyle oluşmuş volkanik yer şekline verilen isimdir. Bazen volkanik kraterlerle karıştırılmaktadır. Kelime, İspanyolcada 'caldera' ve Latincede 'calderia' denilen 'pişirilmiş çömlek' anlamına gelmektedir. Kaldera terim olarak Alman jeolog Leopold von Buch tarafından 1815 yılında Kanarya Adalarında bulunan Taburiente Kalderasını görmesi ve bu ismi kullanması sonucu literatüre eklenmiştir.
Santorini'de özellikle Kaldera'ya bakan batı cephesi, denizi son derece derin olan, etrafında plaj bulunmayan ve yükseklere kurulan yerleşim yerleri ile büyüleyici bir manzara sunan bölgedir. Bir hilal düşünün ki işte bu hilalin tam ortası Fira olsun! Fira'nın 20 km güneyinde yer alan Akrotiri köyü ise antik kentlerin ve günümüzden 3.500 yıl öncesine ait harabelerin bulunduğu bir yerleşim yeridir. Burada bulunan ve aracınızı park ettikten sonra 300 metre kadar patikadan ilerleyerek ulaşılan Kızılkum Plajı olarak adlandırılan Red Beach bir Santorini klasiğidir.
Özellikle Red Beach'te denize girildikten sonra zamanı kısa olanların, hemen adanın güney doğu ve güney tarafında bulunan, bir ucu Perivolos'tan başlayıp diğer ucu Perissa'da bir kayalıkta son bulan ve aşağı yukarı 5 kilometre uzunluğundaki Black Sand Beach'i (Karakum Plajı) görmelerini önemle tavsiye ederim. Sayısız plaj kulüplerinin yer aldığı her bütçeye uygun bu bölgede geleneksel Yunan Tavernalarından tutun birçok dünya mutfağından tatlar sunan restoranlara kadar seçenek bulmak mümkündür. Adada araç kiralanması ise olmazsa olmazlardandır. Çünkü nereden bakılırsa bakılsın enine çok geniş olmasa da kuzey güney istikametinde 40 kilometrelik bir mesafe vardır ve bu arada da görülmesi gereken geleneksel Yunan köyleri ve sit alanına ayrılmış antik yerleşim sahaları mevcuttur.
Adada havalimanı vardır. Özellikle yazın bu aylarda Avrupa'nın hatırı sayılır şehirlerinden buraya direkt uçuşlar mevcuttur. Onun dışında Atina aktarmalı olarak uçakla 25 dakikada ulaşılabilmektedir. Türkiye'den ulaşım ise en kolay İstanbul-Atina-Santorini olarak Aegean Airlines ile bağlantılı yapılabileceği gibi yine haftada üç gün Rodos-Pireus seferlerini yapan Blue Star Ferries ile Bodrum ve oradan Kos'a geçmekle, 19.45'te kalkan büyük gemilerle sağlanabilir. Gemi ile gelenler gece 01:00'de Santorini'nin limanı olan Athinios 'tan gemi geliş saatlerinde limanda bulunan otobüslerle, özel seferler (shuttle) ile yahut araç kiralayarak otellerine ulaşabilirler.
Her bütçeye uygun otel bulunmakla birlikte kalabalık grup olarak gelenlerin stüdyo daire ya da ev kiralaması mümkündür. Kafa dinlemeye gelenlerin Perissa, Kamari veya Perivolos yahut Oia'yı seçmeleri, ama Kiklad adaları içersiinde bulunan Mykonos'tan sonra sınırsız eğlence hayatının durağı olan Santorini gecelerini yaşamak isteyenlerin ise Fira'da konaklaması mantıklıdır. Sabaha kadar sınırsız eğlence sunan Santorini'de yolların dar ve tek şeritli olduğunu, çok keskin virajların bulunduğunu, araç kullanılır iken son derece dikkatli olunması gerektiğini hatırlatmak isterim. Adada motosiklet ve ATV'ler de son derece yaygın kullanılmaktadır.
Deniz ürünlerini sevenler için ideal bir destinasyondur Santorini. Ben istiridye yemeden duramam, annem küçükken beslenme çantama kalamar koyardı, kabuklu kabuksuz deniz ürünlerine bayılırım, mevsim ne olursa olsun ben av yasağı dinlemem her şartta balık olsun diyenlerden iseniz Santorini tam da size göre. Ev yapımı şaraplarıyla gün batımına karşı ister Fira'da ister Oia'da ister Pygros'ta tüm bu lezzetlerin yer aldığı duraklar sizi bekliyor.
Santorini bir gerçek ise diğerleri yalandır!
Suat ŞİMŞEK
Temmuz 2014