Gözlükçülük ve optisyenlik mesleğine ilişkin hatıralarımızı kişisel belleğimizin derinlerinden çıkararak, ortak belleğimize aktarmak ve paylaşmak amacıyla düzenlediğimiz yarışmamıza katılan hatıra metinlerini her gün buradan yayınlayarak, siz değerli okuyucularımızdan yarışmacılarımıza desteklerinizi bekliyoruz.
Facebook’ta beğeni sayısı ile en yüksek oyu alan katılımcılar halkın beğeni oyu ile seçilerek ödüllerine hak kazanacaklardır. Siz de Optik Gazete facebook sayfasında https://www.facebook.com/OptikGazete yayınladığımız hatıra metnini beğenerek, yarışmacıya destek olabilirsiniz.
Katılmak isteyen sektör mensupları ve optisyenlik bölümü öğrencilerimiz yazdıkları hatıra metinlerini gönderebilir ve büyük ödülleri kazanma şansına sahip olabilirler. Hatıranızı göndermek için tıklayınız: //yarisma.optikgazete.com/hatirani-gonder/
Gözde Hatıralar yarışmasına katılan "İsmail Uyar" isimli yarışmacımızın hatıra metnini aşağıda siz değerli okurlarımızla paylaşıyoruz.
Bundan birkaç yıl önce ilk optisyenlik müessesemi açmıştım. Yeni müessese açan arkadaşlar iyi bilirler eğer açtıkları firmanın işleri sakin ise ödeme planları çokta yolunda gitmez. Ben de işlerin çok yolunda gitmediği sessiz bir günün ortasında bom boş caddeyi izliyordum ki kapının önüne bir araç park etti. İçerisinden inen çekirdek aile dükkana doğru yaklaşırken kalp atışlarım tavan yapmıştı. Malum ilk zamanlar yeni dükkan da yapılan satışlar çok heyecanlı geçer. Baba, anne ve tahminimce 3 yaşlarında bir erkek çocuğu...Baba ve anne kendilerine güneş gözlüğü almak istediklerini belirterek vitrinde ki güneş gözlüklerini denemeye başladılar. Belli bir zaman geçtikten sonra kendilerine 2 adet oldukça kaliteli ve pahalı bir güneş gözlüğü beğendiler. Her şey yolunda gidiyordu ki ben küçük çocuğu sevmek için kucağıma almıştım. Çocuğun çok güzel mavi gözleri vardı. Ben kendisi ile konuşmaya çalıştıkça sesli sesli gülüyordu. Birden çocuğun sağ çaprazımızda duran babasına bakacağı tuttu. İşte ne olduysa o anda oldu. Çocuğun sağ gözü babasına odaklanıyor oysa sol gözü babasını çokta umursamıyordu. Çocukta göz kayması olduğu anlamak hiçte zor değildi. Sonra ki konuşma metnini kısaca yazıyorum: -Abi sanırım çocuğun sol gözünde göz kayması var. -Göz kayması mı o da nerden çıktı siz doktor musunuz ? -Hayır Optisyenim. Siz yinede çocuğunuzu bir göz doktoruna götürün. -Bizim ailede de çocukta da göz ile ilgili bir rahatsızlık yok. Lütfen çocuğumu yere bırakın. Gözlükler de kalsın daha sonra uğrar alırız. Hani derler ya öylece kalakaldım diye. Sonra kulağıma şeytanın fısıltıları geldi. Sanane be oğlum! Sen elin çocuğunu niye seviyon demek ki babası kıskanıyor. Hadi diyelim ki çocuğun gözü bozuk. Sen çocuğun anası mısın babası mısın? Bırak ne halleri varsa görsünler. Üstelik müşteri senin nerden abin oluyor? 2 tane güzelim güneş gözlüğü de satışı da iptal. Ödeme almaya gelen firmalara da ‘’siz parayı boş verin evdeki çocuklarınızı göz doktoruna götürün’’ dersin artık. Çok sinirlenmiştim. Sonra kendi kendimle konuşmaya başladım. Bir optisyenin görevi sadece dükkana gelen bireylere gözlük ve cam satmak değildi! Bizler sağlık sektörünün sağlık personelleriyiz. Evet yaptığım boş boğazlık olabilirdi, pot kırmak olabilirdi ama nihayetinde doğru olandı. O aileyi bir şekilde uyarmak gerekiyordu. Ben doğru olanı yapmıştım diyerek kendimi avutmaya başladım. Aradan birkaç hafta geçmişti ki aynı araba tekrar kapıya yanaştı. Aynı çekirdek aile… Sanki geçmişi tekrar yaşacak gibi hissettim kendimi. Sonrasını kısaca yazayım isterseniz. Çekirdek ailemiz bana küçük bir hediye almışlar. 1 kğ baklava. Sanırım beni gözlerinde canlandırdılar ve en güzel hediyenin baklava olduğunu düşündüler. Annesi bu olayı çok ciddiye almış. Otoriter babadan çekindiği için olsa gerek çocuğunu babasından habersiz devlet hastanesinde ki göz doktoruna götürmüş. Babası bunu duyunca almış çocuğu üniversite hastanesine götürmüş. Aileye beğendikleri o güneş gözlüklerini verdim. Çocuğa ait reçetede ki gözlüğü de yaptım. Baba benden özür dilemedi. En güzel özrün tekrar bana gelerek teşekkür etmek olduğunu söyledi. İşin en güzel tarafı çocuk için hangi gözlüğü ve camı sunduysam kabul ettiler ve memnun bir şekilde ayrıldılar. Sonra kendimi şımartayım dedim ve gittim yarım kilo dondurma aldım. Malum baklava ile dondurma güzel gider. O gün bir kez daha anladım ki biz optisyenler ticaretle uğraşan tüccarlar değiliz! Toplum göz sağlığını yükseltmek adına çalışan ve bu zorlu görevde ticaretle sınanan birer bireyleriz. İsmail UYAR Optisyen |
Not : Gönderilen hatıra metinleri katılımcının gönderdiği şekilde yayımlanmış, hiçbir şekilde cümle yapılarına müdahele edilmemiş, noktalama ve imla kurallarında düzeltme yapılmamıştır.
bekir cambolat 8 Yıl Önce
anlatım çok güzel. sanki karşılıklı konuşuyoruz gibi. kaşka baklava getireceklerine reklam etselermiş.
Ayse G. 8 Yıl Önce
çok başarılı gerçekten çok etkilendim sizin gibi duyarli yaptigi isi sadece ticaret olarak gormeyen. Insani degerlere sahip cikan optisyenlere bu ülkenin ihtiyacı var. Mesleginizde basarilar dilerim.
yavuz selim Soylutürk 8 Yıl Önce
MaşAllah helal olsun İsmail kardeş kısa sürede kaybetmişin lakin çocuğun ailesi tarafından doktora götürülerek sağlığına yardımcı olman çok güzel helal olsun sayın optisyen kardeşim
Nebahat uyar 8 Yıl Önce
Klasik İsmail . Beğendim ...
Z.Satar 8 Yıl Önce
Musterisine zararina bile olsa dogruyu soyleyen esnaftan kalmis mì? Bravo diyorum cunki bizim durustluge dair umidimizi sondurmediniz
Hamit 8 Yıl Önce
Bu millet bu işi sadece para için yapmadigimizi optik müesseseler inin de bir yardimci sağlık kuruluşu olduğunu anlayacak
Kadir Sevecan 8 Yıl Önce
Çok sürükleyici anlatılmış başarılı buldum arkadaşı . Bazen insanlara dert anlatmak zordur ama arkadaş başarmış anlaşılan ..Tebrik ederim İsmail Bey.
tolga 8 Yıl Önce
ismailim gene yapmış yapacağını
Yasin Demir 8 Yıl Önce
Gerçekten bir çocuga erken tanı konulmasında yardımcı olarak bir aileyi çok mutlu etmisin cocukta bu sayede daha iyi buyuyecektir
mehmet horasanlı 8 Yıl Önce
bu yaşanan olay sadece optisyenler için değil ticaret ile uğraşan tüm tüccarların ahlaki görevi pazarlama yaparken müşterinin çıkarlarına göre satış yapmak gerekir. fakat insanlar günümüzde paraya daha çok önem verdikleri için ticari ahlak sadece idealis kişiler tarafından gözetilebilir. yapmış olduğun dernek ve web sayfası etkinlikleri bunların en önde gelen kanıtıdır. sen sıradan bir optisyen değil eniyi optisyenlkerden biri olmak için bunlarla da yetinmeyip sadece kendi müşterilerin değil diğer insanların da işlerine yarayacak şeyler yapacağından hiç şüphem yok kardeşim.