Optik Gazete

Gözde Hatıralar "Ramazan Akay"

Gözde Hatıralar

"Gözde Hatıralar" yarışmamızda "Ramazan Akay" hatıra metni

Optik Gazete olarak düzenlediğimiz "Gözde Hatıralar"  metin yarışmamız yayınlanmaya ve oy almaya başladı.

Gözlükçülük ve optisyenlik mesleğine ilişkin hatıralarımızı kişisel belleğimizin derinlerinden çıkararak, ortak belleğimize aktarmak ve paylaşmak amacıyla düzenlediğimiz yarışmamıza katılan hatıra metinlerini her gün buradan yayınlayarak, siz değerli okuyucularımızdan yarışmacılarımıza desteklerinizi bekliyoruz.

Facebook’ta beğeni sayısı ile en yüksek oyu alan katılımcılar halkın beğeni oyu ile seçilerek ödüllerine hak kazanacaklardır. Siz de Optik Gazete facebook sayfasında https://www.facebook.com/OptikGazete  yayınladığımız hatıra metnini beğenerek, yarışmacıya destek olabilirsiniz.

Katılmak isteyen sektör mensupları ve optisyenlik bölümü öğrencilerimiz yazdıkları hatıra metinlerini gönderebilir ve büyük ödülleri kazanma şansına sahip olabilirler. Hatıranızı göndermek için tıklayınız: //yarisma.optikgazete.com/hatirani-gonder/

Gözde Hatıralar yarışmasına katılan "Ramazan Akay" isimli yarışmacımızın hatıra metnini aşağıda siz değerli okurlarımızla paylaşıyoruz.
​                       Ben arkadaşımın başından geçen bir olayı anlatacağım:

   Arkadaşım, Esra, Matematik Bölümü’nde son sınıftayken bitirme projesi için tez yazması gerekiyordu. Tezini yazıp bitirmesi için de konusu hakkında detaylı araştırma yapması gerekiyordu. Esra kütüphaneden kitaplar alıyor, internetten de bilgiler topluyordu. Özellikle de internetten daha çok araştırma yapıyordu. Esra hem araştırmalarını yapmak hem de tezini yazmak için zamanının büyük bir kısmını bilgisayar başında geçiriyordu. Son zamanlarda, o, bilgisayarda tezini yazarken gözlerinin yorulduğunu fark etti. Gözleriyle gayet iyi ve net görüyordu; ama gözleri yoruluyordu. Matematik bir tıp okumak kadar zordu ve hiç de kolay değildi bu bölümü okumak. Bu nedenle Esra matematiğe çok sıkı çalışıyordu. Böylece hem beyni hem gözleri yoruluyordu. Esra tez yazımının sonuna yaklaştıkça gözlerinin yorgunluğu da git gide artıyordu. Esra bu durum için bir göz doktoruna gitti. Hastanede önce Esra’nın göz ölçümü alındı. Sonra göz doktorunun yanına gitti.

Esra: “İyi günler, kolay gelsin, hocam.”
Göz doktoru: “Hoşgeldiniz, şikayetiniz nedir?”
Esra: “Çok sıkı ders çalışıyorum, bitirme projem var ve birkaç proje çalışmam var. Bu yüzden de çalıştığım zaman gözlerim çok yoruluyor ve uykum geliyor.”
Göz doktoru: “Gözlerinin görüntüsünde herhangi bir bulanıklık oluyor mu?”
Esra: “Hayır, görmemde hiçbir sorun yok; ama gözlerim yoruluyor, yorulmasaydı…”
Göz doktoru Esra’ya sorduğu bu sorulardan sonra büyük bir önem ve ciddiyetle, kendisi, önündeki görme aletiyle ilgili makineyi ortaya koyup ayarlayarak Esra’nın gözlerine baktı ve iyice kontrol etti. Sonra sırasıyla Esra’nın bir gözünü kapatıp diğer gözü açık kalması koşuluyla okuma eşelindeki en büyük harflerden en küçük harfleri uzaktan ona sordu. Esra göz doktorunun gösterdiği tüm harfleri ve hatta en küçük harfleri bile hatasız bir şekilde doğru bilmişti.
Göz doktoru Esra’yı karşısına alarak ona: “Gözlerinde hiçbir sorun yok, çok iyi görüyorsun ayna gibi…”
Esra: “Peki; ama gözlerim yoruluyor.”
Göz doktoru: “Tam olarak ne yapmamı istiyorsun benden?”
Esra: “Bir şey yazmayacak mısınız, ne bileyim, bir gözlük gibi?”
Göz doktoru: “Hangi bölümü okuyorsun?”
Esra: “Matematik, bir nevi tıp okumak gibi…”
Göz doktoru: “Ben de okudum; ama bak bana, bak gözlerime!”
Esra, göz doktoruna baktı ve o kadar yıl tıp okumasına ve o kadar çok sıkı çalışmasına rağmen göz doktorunun gözünde ne bir gözlük ne de bir lens gördü. Bunu anladıktan sonra Esra: “Hocam, tamam ben anladım ne demek istediğinizi, çok teşekkür ederim.”
Göz doktoru: “Buna sevindim; ama istersen ve için rahat etmediyse sana sadece bir göz damlası yazabilirim.”
Esra: “Hayır, buna hiç gerek yok. Gerçekten içim çok rahatladı ve gözlerim adeta bayram etti bu sözleriniz karşısında.”
Esra içi rahat ve gözleri ışıl ışıl bir şekilde evine gitti. Esra tez çalışmasını başarılı bir şekilde bitirdi ve hala proje çalışmalarına devam ediyordu. Akademik alanda da yükselmeyi kafasına koymuştu.
Hem Esra hem ben bunu hatırladıkça gülmekten kırılıyoruz.
GÖZLER KALBİN AYNASIDIR VE ONLARA ÇOK İYİ BAKALIM!!!
 
​                     Ben optisyen bir arkadaşımın başından geçen bir olayı anlatacağım:

   Optisyen arkadaşım, Furkan, optik dükkânını her zamanki gibi sabah erkenden açmıştı. Dükkândaki gerekli temizliği ve düzenlemeleri yaparken bir yandan da semaverde çay demleniyormuş. Furkan tüm işlerini hallettikten sonra çayını alıp tam masasına oturacakken içeriye 50’li yaşlarda bir amca gelmiş. Amca içeriye girer girmez, Furkan, amcayı ağırlamış ve arlarında böyle bir diyalog geçmiş.

Furkan: “ Hoşgeldiniz amca. Şöyle oturun, ne şikâyetiniz var?”

Amca: “Hoşbulduk, benim gözlüğümün şu şeyi çıktı, adı nedir ne bileyim. Şunu bir tamir etsen…”

Furkan: “Amca sen şöyle rahat rahat oturun, gözlüğünüzün plaketi çıkmış hemen takarım. Eğer vaktiniz varsa size bir çay getireyim, semaverde yeni demlendi sıcak sıcak… Ben gözlüğünüzün plaketini takarken siz de bu kış soğukta bir tavşankanı çayımızı içmiş olursunuz.”

Amca bu nazik ve ilgili davranış karşısında içi ısınmış ve gözlerinin içi mutluluktan parlıyordu. Olur, peki bir demli çayına hayır demeyeyim.”

Amca çayını yudumlarken Furkan da gözlüğün plaketini tamamen söküp yepyeni gıcır gıcır bir plaket takmış ve sonra gözlüğü amcaya teslim etmiş. Amca gözlüğüne bakıp hemen gözlüğünü takıvermiş. Amca, tabi ki, çok memnun kalmış hizmetten. Amca yudumladığı çayını masanın üzerine koymuş ve Furkan’a hizmetinin ücretini ödemiş. Furkan kabul etmemiş ve amcaya: “Bu seferlik bizden olsun maksat ayağınız alışsın” diyerek zorla ücreti geri iade etmiş.

Bu arada amca çayını da bitirmişti. Furkan amcanın çayının bittiğini görünce tam tazeleyecekken amca onu durdurarak, Furkan’a: “Maşallah, işinin ehlisin, ben pek anlamasam da bu konuda bilgilisin de. Ticaretten de, hizmetten de iyi anlıyorsun; ama unutma ki emeğinin karşılığını almalısın. Eğer ayağımın alışmasını ve buradan memnun bir şekilde ayrılmamı istiyorsan sana verdiğim ücreti kabul edeceksin.” diyerek, amca ona emeğinin, hizmetinin ücretini ödeyerek oradan ayrıldı gözlerinden akan ışıl ışıl gülümsemesiyle...
  
Bir iş yapıyorsanız, işinizi en iyi şekilde yaparak, gelen müşteriye en iyi hizmeti sunarak ve müşterinin işyerinden memnun bir şekilde ayrılmasını sağlayarak, kendinize en büyük iyiliği yapmış olursunuz aslında.

Not : Gönderilen hatıra metinleri katılımcının gönderdiği şekilde yayımlanmış, hiçbir şekilde cümle yapılarına müdahele edilmemiş, noktalama ve imla kurallarında düzeltme yapılmamıştır.




 



 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.