KANSER ve RUHSAL BOZUKLUKLAR
"4 Subat Dünya Kanser günü Dünya Kanser Savas Örgütü ( UICC) tarafindan her yil anilan ve ülkemizde de Türk Kanser Arastirma Ve Savas Kurumu ( TKASK ) kampanyalar ve etkinlikler düzenledigi bir gündür. 80 ülkeden 270 kurulusun üye oldugu dünyadaki en büyük, bagimsiz, kar amaci gütmeyen kanserle savas örgütü olan tanimlanan Dünya Kanser Savas Örgütü temel amacini gelecek nesillere kanserden arindirilmis bir dünya birakmak olarak ifade etmekte, bu amaçla her yil 4 subati Dünya Kanser günü olarak belirledigini aktarilmaktadir. Türkiye Psikiyatri Dernegi bu önemli günde kanserin bireyin ruhsal ve toplumsal yasaminda yarattigi etkileri, hastalarin yasadigi güçlükleri, ortaya çikan ruhsal bozukluklar ve tedavileri, ailelerin yasadigi güçlükler konusunda kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlamaktadir. Saglik Bakanligi tarafindan 2007 yilinda yayimlanan TÜRKIYE'DE KANSER KONTROLU raporunda bile kanserin psikososyal sonuçlari ile ilgili bir tek bölüm bulunmamasi bu konuyu gündeme getirmemizin önemini ortaya koymaktadir. Bu nedenle Türkiye Psikiyatri Dernegi bu konudaki görüslerini basin ve kamuoyuyla paylasmak istemektedir.
Kanser ruhsal-toplumsal sorunlarin en sik görüldügü önemli hastaliklardan biridir. Insanin varolus çatismalarini çok yogun yasadigi bir süreç olarak ciddi ruhsal sonuçlara yol açma potansiyeli tasimaktadir.
Kanserin ruhsal yönlerini arastiran çalismalar son yillarda önem kazanmistir. Yapilan bir çok çalismaya ve arastirmaya ragmen yasam süresinin uzamasindaki basarisizlik ruhsal özelliklerin yasam süresini uzatma sürecindeki rolünün önemine dikkat çekmistir. Kanserin biyolojik tedavisi yaninda eslik eden ruhsal sorunlarin tedavisinin yasam süresini uzatmadaki rolü son yillarin dikkat çeken bulgularindandir.
Psikiyatrinin kansere ilgisi çok eski olmasina karsin psiko-onkolojinin bir disiplin olmasi yenidir. Kanserde ruhsal bozukluklarin siklik ve tedavisi, psikoterapiler, aile, saglik çalisanlari, hastaligini otaya çikisi ve gidisinde rolü olan etkenlerin neler oldugu ve yasam kalitesi bu disiplinin ilgi alanindadir.
DÜNYADA ve TÜRKIYE'DE KANSER YAYGINLIGI
Türkiye de kanser ile ilgili veriler daha çok saglik bakanligi ve Türkiye Istatistik Kurumu (TÜIK), kanser kayit ve arastirma merkezleri ile kanserle savas derneklerinin verilerinden elde edilmektedir. Veri toplama yöntemlerinde yetersizlik uzun süre Türkiye'nin kanser profili ile ilgili doyurucu verilere ulasmayi zorlastirmistir. 2007 de Saglik Bakanligi Kanserle Savas Dairesi tarafindan yayimlanan kapsamli rapor kanser epidemiolojisi ile ilgili önemli veriler sunmaktadir. Bu rapora göre 1947 den beri süren kanserle savas sürecinin giderek daha büyük ivme kazandigini öne sürmektedir.
DÜNYADA KANSERİN YAYGINLIĞI
Kanserin tüm dünyada ve ülkemizde %22'lik oranla kalp damar hastaliklarindan sonra en sik ikinci ölüm nedeni oldugu belirtilmektedir. Bu sonuçlar kanserin önemli bir toplum sagligi sorunu oldugunu göstermektedir. Özellikle önlenebilir ve taramalarla erken tani ve tedavisini saglanabilir olmasi bu sorunun en önemli özelligidir. Kanser birincil koruyuculugun en önemli ve etkin oldugu , buna iliskin olanaklarin en güçlü oldugu hastaliklardandir. Örnegin sigarayi önlemeye yönelik çalismalarin, es deyisle tütün kontrolünün 40 bin akciger kanserini önleyecegi öngörülmektedir.
2000'li yillarina basinda dünya da 6 milyon insan kansere yakalanirken bu sayinin önümüzdeki yirmi yil içinde 12 milyona ulasacagi öngörülmektedir. 2005 yili içinde 2 milyon kisinin kansere yakalandigi belirtilmektedir. 7 milyon insanin kanser nedeniyle yasamini yitirdigi, 25 milyon insanin ise kanserle yasadigi aktarilmaktadir. 2030 yilinda 24 milyon kisinin kansere yakalanacagi öngörülmektedir. 17 milyon insanin ise kanser nedeniyle yasamini yitirecegi, 75 milyon insanin ise kanserle yasayacagi sanilmaktadir.
Çalismalar kanser yayginligindaki artisin ülkemizin de içinde bulundugu gelismekte olan ülkelerde daha hizli olacagi yönündendir. Tüm veriler kansere karsi öncelikli olarak koruyucu saglik uygulamalarina öncelik verilmesi gerektigini, kamucu bir saglik politikasi anlayisiyla kanser önleme politikalarinin gelistirilmesi gerektigin göstermektedir.
Bu veriler bir noktayi daha bize göstermektedir. Bu nokta, gelecekte giderek daha büyük ve ciddi bir toplum sagligi sorunu olacagi öngörülen kanserin yarattigi ruhsal sonuçlari, bunlari tanima ve tedavi etme süreçlerinin ne denli önemli olacagidir. Kanser sadece bu hastaliga yakalanan bireyi degil tüm ailesini ve yakinlarini derinden etkileyen bir durum olarak degerlendirilmeli ve ona göre bir mücadele yaklasimi gelistirilmelidir.
Halen dünyada yilda 11 milyon kisinin kansere yakalandigi 7 milyon kisini yasamini yitirdigi ifade edilmektedir.
Özellikle yoksul ve düsük gelirli ülkelerde kanserin % 80'nin hastaligin ileri evresinde tani konmasi, hastalik ve ekonomik yükünün yüksek olmasi çok önemli bir veridir. Bu ülkelerde kanseri önlemeye yönelik harcamalar ise dünyadaki toplam kanser harcamalarinin %10 udur.
KANSER BIREYI RUHSAL ve TOPLUMSAL AÇIDAN NASIL ETKILER?
Kanser hastaliginin yol açtigi strese verilen yanit, sergilenen uyum çabalari bireyin özellikleri, hastaligin özellikleri ve çevresel etkenlere dogrudan baglidir. Yas, cinsiyet, egitim durumu, kisilik yapisi, kanserin türü, evresi ve diger özellikleri, bireyin sosyodemografik özellikleri (is, evlilik, yasam kosullari, sosyal güvenlik vs), sosyal destek aginin durumu, hastaligin bu degiskenler üzerinde yarattigi tahribat gibi etkenlerin tümü ruhsal bozukluklarin ortaya çikmasinda rolü olan degiskenlerdir.
Hastalik bireyin yasadigi çok önemli bir krizdir. Kanser bir stres etkeni olarak kriz yaratir. Temel süreç dengenin bozulmasidir. Bozulan fiziksel denge ruhsal dengenin de giderek bozulmasina yol açar. Strese karsi hem zihinsel hem de fizyolojik tepkiler olusmaya baslar. Bunun toplumsal ve kisiler arasi düzeyde yansimalari olur. Bu süreç bir ruhsal bozukluk olusana dek ilerleyebilir.
Kriz, üç ayri asamada kendini gösterir. Bunun ilki tani konma evresidir. Ikinci kriz ise, hastaligin yineleme döneminde ortaya çikar. Üçüncü kriz de durumun kötülesmesi ile birlikte yeni tedavi gereksinimlerin ortaya çiktigi dönemlerde yasanir.
Sik görülen tepkiler; yas tepkisi, yalnizlik, uyum güçlügü, depresif belirtiler, bunalti, öfke, inkar, bagimlilik, suçluluk, düsmanca davranislarda arta, yansitma, saldirganlik içeren bir direnç durumu ve güçsüzlük olmaktadir. Hastalarin ve ailelerin sik olarak karsilastigi durumlar ruhsal tepkilerin gelisimine katkida bulunur. Özellikle gelecek ile ilgili belirsizlik ve kusku, hastaligi anlamlandirmada yasanan güçlükler, yasami bedeni üzerindeki denetimi kaybedecegi inanci, yetersizlik ve basarisizlik duygusu, kanserli bir hasta olarak damgalanma korkusu ve son olarak da hastaligini yakinlarindan çevresinden sürekli gizleme çabasi önemli etkilerde bulunmaktadir.
Kansere uyumda bes evreden söz etmek olanaklidir. Inkar, öfke, pazarlik, depresyon ve kabullenme. Siklikla ilk asama sok, inanmama ve inkardir. Ardindan kaygi, panik duygusu ve çaresizlik yaratir. Bunu kizginlik ve depresyon izler. Kabullenme ile sonlanir. Olusan kriz sok, tepki, direnme ve uyum sürecini içerir. Her bir asamada hastaya yönelik sergilenen tutum önemlidir.Umut asilayici yaklasim, hastayi dinleme, anlamasi ve kendi ifadesine zaman tanima, destek sitemlerini çalistirma, yasadigi kaygi, bedene yapancilasma duygulari ile basa çikmasini ayirt etme önemlidir. Uyum sürecinde birey kendini, yasamini ve gelecegini yeniden gözden geçirir. Yeniden degerlendirir, isteklerini ve olanaklarini gözden geçirir ve bir yasam plani olusturur. Hastalikla hesaplasir, yasami sorgular ve bir yön çizer.
KANSERI ve SONUÇLARINI ÖNLEMEDE SOSYAL DESTEGIN ÖNEMI
Kanser hastalari hastaligin seyri ve yarattigi sonuçlar açisindan sosyal destek gereksiniminin en önemli oldugu hastalik gruplarinin basinda gelir. Arastirmalar sosyal destegin bagisiklik sistemi üzerinde olumlu etkide bulunarak kanserin gidisini olumlu yönde etkiledigini, yasam süresini uzattigini göstermistir. Özellikle geçirilen yasamsal ameliyatlar sonrasinda baslayan ve süreklilik kazanan sosyal destek yasam süresinin uzamasi yaninda yasam kalitesinin de artisini saglamakta; hastanin ameliyat sonrasi hem yasama hem de tedaviye uyumunu artirmaktadir. Özellikle hastaligin erken dönemlerinde verilen duygusal destegin çok önemli olduguna vurgu yapilmaktadir. Hastalar basta es ve çocuklari olmak üzere daha çok ailelerinden destek görmektedirler.
Bu destegin türü önemlidir. Sik sik ziyaret edilme, sorunlarini çözümü sürecinde yaninda olma ve sorumluluk alma yaninda hastalik üzerine konusma, bilgi verme önemlidir. Hastalarin yarisinin hastaliklarini bilmedikleri ya da yeterli bilgi sahibi olmadiklari belirtilmektedir. Sadece aile bireylerinden gelen destegin kanserin yarattigi ruhsal toplumsal sorunlarla basa çikma da yeterli olamayacagi, bir sosyal kanser politikasinin-kronik hasta bakimi çerçevesinde koruyucu ruh sagligi çalismalarinin önemini oldugu açiktir. Kanser hastalari siklikla aileleriyle birlikte yalniz birakilmaktadirlar. LÖSEV ve benzeri sivil toplum etkinliklerinin katkisi açiktir ama bu hastalara verilmesi gereken destegin salt bu tür katkilara indirgenmesi, kamusal bir saglik ve sosyal destegin gündem disinda kalmasinin büyük eksiklik yarattigini belirtmeliyiz.
HASTA AILELERI
Kanserli hastanin hastalik sürecinde hasta aileleri de çok etkilenmekte ve ciddi ruhsal sorunlar yasamaktadirlar. Asiri sorumluluk üstlenmeye bagli yorgunluk, depresif belirtiler sik görülür. Çaresizlik yasarlar. Eslik eden suçluluk duygulari, yetersizlik duygulari ve tükenme ortaya çikar. Hasta yakinlari tüm sorunlara ragmen psikiyatrik yardim almayi erteleme egilimi göstermektedirler.
SAGLIK ÇALISANLARI
Saglik çalisanlari da hastalin duygusal ve fiziksel yükü karsisinda önemli sorunlar ve güçlükler yasamaktadirlar.
SONUÇ OLARAK
Kanserin ruhsal ve toplumsal yönleri göz ardi edilmemesi gereken, saglik sistemi içinde gereken ilgini gösterilmesi gereken, politika belirlemede agirlik verilmesi gereken en önemli alanlardan bir oldugu akilda tutulmalidir. Kamusal olarak kanseri her asama da önlemenin, erkan ve tedavinin saglanmasinin ve kanserli hastalara yasamlarinin her döneminde gereken destek ve katkinin saglanmasinin kosullari saglanmalidir.
1- Kanserin önlenmesine yönelik kamusal politikalar uygulanmasi
2- Kanser hakkinda toplumu bilgilendirmeye yönelik çalismalar yapilmasi
3- Kanserin ruhsal etkilerine yönelik bilgilendirme çalismalarinin yapilmasi
4- Toplum ve Koruyucu psikiyatri uygulamalari çerçevesinde kanserli hasta ve yakinlarina yönelik özellesmis ruhsal destek birimlerinin açilmasi
5- Kanserli hastalarin tedavisinde mutlaka ruh sagligi çalisanlari ile koordineli bir plan yapilmasi
6- Kamu ve üniversite hastanelerinde konsültasyon-liyezon psikiyatrisi çerçevesinde kansere yönelik birimlerin sayisinin ve niteliginin artirilmasi
7- Kanser ilaçlarinin ve ilgili tedavilerinin sosyal güvenlik sistemine bagli olup olmaya bakilmaksizin ücretsiz olarak saglanmasi
Kanser ve sonuçlari ile başa çikmada katki saglayacak baslica yaklasimlar olacaktir.
Kaynak:hurriyet.com