Günlerden Cumartesi ve yürümeye devam ediyorum.
Bugünün notlarını aldığım akşam saatleri, aynı zamanda dinlenme saatlerim. Bugünün hafta sonu olması nedeniyle, ziyaretçim çoktu. Ziyarete gelenler arasında, okullarının tatil olmasından istifade eden çocuklarım da yerini aldılar. Bu geceyi Abant’ta bir otelde geçirecekler.
Büyük oğlum Cihan 16, ikinci oğlum Ata 15, kızım Hande ise 11 yaşında ve ben üçüyle de ayrı ayrı gurur duyuyorum. Her ebeveyn gibi, eşim ve ben de onların iyi bir geleceğe sahip olması için özen gösteriyoruz.
Bizler için adeta yaşam tarzı haline gelen mesleğimiz, gündelik hayatımızda, evlerimizde konuşulan her üç konudan birini oluşturmaktadır! Niye mi?
Çünkü, bendenizin dededen ve babadan gözlükçü olduğunu biliyorsunuz. Eşim Zeynep ise, eczacı olmasının yanında optisyen olup; geçtiğimiz sene iki ayrı üniversitenin optisyenlik programında, kontak lens üzerine, öğretim üyesi olarak derslerini icra etmiştir. Kız kardeşim de aynı şekilde atalarından gelme gözlükçü olup, kız kardeşimin eşi de aynı mesleğe sahiptir. Büyük yeğenim Mert 16, küçük yeğenim Eda 13 yaşındadır ve onları da çok sever, aynı şekilde onlarla da gurur duyarım.
Bir üst paragrafta resmettiğim tablo bile başlı başına, aile geleneği olan mesleğimizin, bizler için ne derece önem arzettiğini gözler önüne sermektedir.
Ben çocukken, babam her yıl mutlaka yurtdışına gider ve oradan orijinal çerçeveler, camlar getirirdi. Yurtdışındaki sektöre ilişkin yenilikleri takip eder, buralardan almış olduğu olumlu izlenimlerini Ortaköy’deki dükkanımıza uyarlamanın bir adım ötesine geçerek, müesseseyi daha da geliştirmenin yollarını arardı.
Ben 10 yaşından itibaren, öğrencilik yıllarımın tamamı boyunca, yaz tatili dönemlerini babamın yanında çalışarak geçirdim. Gözümü açtım, bu işi gördüm, öğrendim ve yaşadım! O yıllarda çoğu arkadaşım benim gibi yaz aylarında çalışırdı. Bize verilen işi tamamlamadan oyun oynamaya gitmezdik. Kazandığımız paralarımızı birleştirir, kiralık bisikletlere binerdik.
Dükkanın vitrinini, yerlerini ve tezgahları temizlemenin yanında, asli işlerimden biri de Sirkeci’ye gidip gözlük camı almaktı. Bunun için saatlerce kuyrukta beklerdik. Şimdi düşünüyorum da belki saatlerce değildi ama bir an önce kendisine verilen işi tamamlayıp, oyuna koşup yetişmek isteyen küçük bir çocuk olduğum için, kuyrukta beklediğim zamanlar çok uzun geliyordu.
İşte o kuyruklarda beklerken; hep gözlük camını daha hızlı teslim alabilmenin hayallerini kuruyordum. Hani öyle bir şirket olsun ki camlar hep hazır olsun, gider gitmez beklemeden ben de onları alabileyim. Hatta gitmene gerek dahi kalmasın, ben isteyince benim yanıma göndersinler. Düşünün ki o zaman telefon bile sayılı evde, sayılı dükkanda var. Bu kısıtlı imkanlarda dahi, telefon edip sipariş verdiğimi ve siparişlerimi dükkana gönderdiklerini, hayal eder dururdum.
Hayallerimin bugüne yansıyan izdüşümlerinden bir tanesi de bu ve ben en azından o kuyruklarda kurduğum çeşit çeşit hayallerden gerçekleştirdiğim bir tanesinin haklı mutluluğunu yaşıyorum.
Babam gibi ben de çocuklarımın yaz aylarında iş yerine gelip çalışmalarına fırsat veriyorum. Üçü de yaşlarına uygun işlerde, ilgili kişilere destek veriyorlar. Bazen, bir an önce arkadaşlarının yanına gitmenin verdiği motivasyonla, yaptıkları işi onlara gösterilenden daha kolay yapmaya yönelik, yöntemler ve fikirler ürettiklerini gözlemliyorum ve bu benim mutluluğumu ve umudumu daha da artırıyor.
Kimi zaman da verimliğin artırılmasına yönelik, ilginç internet uygulamalarından ve akıllı telefon aplikasyonlarından bahsediyorlar. Kim bilir onlar, koyduğumuz tuğlaların üstüne daha ne kadar tuğla koyacak ve bugün yaptığımız işleri alıp nerelere taşıyacaklar?
Belki de gün gelecek, yaptığımız işler bambaşka bir boyuta dönüşecek. Gelişime yönelik değişimden korkmuyorum, değişime daha doğrusu gelişime inanıyorum ve güveniyorum. Yeter ki o değişim belirli prensiplerin sarsılmasına neden olmasın! Örneğin, kontak lenslerle ilk tanıştığımda, bu konuda kendimi geliştirmek, bilgimi arttırmak için çok çalışmıştım. Benim için, babam için, Türkiye için, optik mağazamız için, yepyeni olan kontak lenslerin ileride çok önemli hale geleceğini düşünerek o günün koşullarında bulabileceğim her bilgiye erişmeye çalışmıştım. Bunun sonucunda da küçücük optik mağazamız, 1993 yılında tek başına yıllık kontak lens satışının %10’ununu gerçekleştirmişti.
2004’de Optisyenlik Hakkında Kanun’un yayınlanmasıyla birlikte, hemen ona uygun çalışma şartlarını oluşturarak optik mağazalara hizmet veren bir altyapıyı yani Opak Lens’i kurguladım. Bugün 25 ilde 36 şubesiyle yerel optisyenlik müesseselerine hizmet veren Opak Lens’in temellerinde, 10’lu yaşlarımda kurduğum hayaller ve 20’li yaşlarımda tanıştığım, kontak lensin gelişimine olan inancım bulunmaktadır.
Değişime ve gelişime açık birisi olduğumu düşünüyorum ve bunu Harbi Optik üzerinden internetten online satış kontak lens satışı sitesi kurarak gösterdiğime inanıyorum. Ancak gelin görün ki yasal olmayan hiç birşeyin, ne değişim, ne de gelişim olarak gösterilemeyeceğine olan prensibime uygun hareket ederek, bu internet sitesini, buna ilişkin bilgi geldiği anda, derhal kapattım. Çünkü hukuka olan saygım ve meslek ahlakım, benim açımdan ödün verilmeyecek prensipler arasında yer almaktadır! Akabinde de zaten üzerinde düşününce de sağlık ürünlerinin internetten online satılmasının zararlarını hemen kavradım.
Sonuçta dünya değişiyor, bir yandan bizler de değişiyoruz; ama bu evrilme sürecinde temel değerlerin göz önüne alınması; gelişim olarak sunulanın yarar sağlayan kısmının benimsenmesinin yanında, zarar getiren ya da getirme ihtimali olan kısmının kontrol altına alınması gerektiği kanaatindeyim.
Bakışlarımı yeniden çocuklara döndürüyorum.
Yürüyüşümün bugününü -sizlerin de müsaadelerini istirham ederek- çocuklarıma adamak istiyorum. Evet sektörümüz için yürüyorum. Evet mesleğimiz için yürüyorum. Ama aynı zamanda yarınlarımız için de yürüdüğümün bilinmesini istiyorum.
Aslında kendi çocuklarım ve ailem özelinde anlattıklarımın, hemen hemen bütün meslektaşlarımızın ortak yaşanmışlıkları ve gelecek ve temennileri olduğunu biliyorum. Bu yönüyle, vermiş olduğum örnekleri, hepimiz için ve hepimiz adına dile getirdiğimi belirtmek isterim.
İşte bu yüzden, çocuklarımız kendilerinin sahibi olsunlar diye yürüyorum. Mesleğimizi alıp, daha da ilerilere götürsünler diye yürüyorum. Sadece kendi çocuklarım, yeğenlerim ve sektör mensuplarının çocukları değil bahsettiğim çocuklar, ülkemizin çocukları…
Bugün yaptığımız bu eylemimizin etkisiyle, önlediğimiz her satış bir kişinin gözünü kurtarabilir.
Bugün önüne geçtiğimiz internetten kontak lens satışları, yarının numaralı gözlük satışlarına set olabilir.
Güneş gözlüklerini hatırlayın! İşporta tezgahlarında 10 Liraya 20 Liraya satılan, minicik çocuk gözlüklerini gördükçe içim sızlıyor. Bunu engelleyemedik, bu büyük zararı önleyemedik. Güneş gözlükleri de bir sonraki konumuz olsun. Zaten oradaki yanlışı artık bilmeyen yok diye düşünüyorum. İşte aynı yanlışa düşmemek için, yasalarla korunan kontak lens satışlarından insanlarımızı gerçekten korunur hale getirip, yarının büyüklerine sağlıklı bir yaşamı bugünden armağan edelim istiyorum.
Bugünkü yürüyüşümün öğleyin programı esnasında çocuklarımı görünce çok sevindim. Yürüyüşümün son 5 kilometresinde iki oğlum bana eşlik ettiler. Sadece onlar değil, iş arkadaşlarım ve onların bazılarının çocukları da geldiler. Ben bugün cıvıl cıvıl çocuk gülüşlerinden destek aldım. Günüm şenlendi.
Ben bugün su toplamış ayaklarımla yollarda yürümedim, ben bugün bulutlarda yürüdüm.
Müsaade edin, bugünkü yürüyüşüm çocuklarımız için olsun.
Erol Harbi
Opak Lens A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı
yunus atmacagil 7 Yıl Önce
EN GÜZEL GÜNLÜK BU, GÜNLÜK. NE KADAR DA GÜZEL,,,