Optik Gazete

Erol Harbi'nin 4. Gün Yürüyüş Notu: "Optometri Üzerine Notlar"

Gündem

Erol Harbi'nin yürüyüşü boyunca günlük notlarını yayınlanmaya devam ediyoruz. Erol Harbi'nin 4. Gün Yürüyüş Notu: "Optometri Üzerine Notlar"

Yola çıkarken daha önce Optik Gazete’de yayınlanmış olan tüm yazılarımı yanıma aldım. Bunun yanında, yürüyüş sırasında aklıma gelenleri cep telefonuna sesli olarak kaydetmeyi de ihmal etmiyorum. Tabii yine de yeni yazılarım için eski yazılarımı da referans alıyorum ki bir şey atlamayayım.

Geçmiş yazılarımı okuduğumda, optometri hakkında bir hayli detaylı bilgi vermiş olduğumu gördüm. Ayrıntıları merak edenler için yazının sonundaki linkleri vereceğim ve bu yazımda sadece konu başlıklarına dokunarak, bir optometri özeti çıkarmaya çalışacağım.

Optometri hakkında çok araştırma yapmışlığım var. Halen de elimden geldiği kadarıyla, özellikle optometriyle ilgili başka ülkelerdeki gelişmeleri de takip ediyorum.
Ülkemizde optometri dediğimizde, iki güruhtan iki yüksek ses çıktığını görüyoruz!

Bu konuyu ısrarla destekleyen grubun, tahmin edeceğiniz üzere, küresel sermayenin gelişmesi prensibini ön plana koyan, zincir optik mağaza temsilcileridir. Oransal olarak küçük olmasına rağmen bu grup, optometrinin faydalarını öve öve göklere çıkarmaktadır. Çünkü, optometri sadece onlar için avantajlı…

Bunun karşısında olan grup ise, optometriyi destekleyen gruba oranla çok daha fazla mağaza sayısına sahip olan, yerel optisyenlik müesseseleridir. Elbette bu karşı duruşun temel gerekçesinde, çok incelikli bir ayrıntı bulunmaktadır; o da optometrinin ne olduğundan öte Türkiye’de nasıl uygulanmasının istendiğinin bu grup tarafından gayet iyi bilinmesidir.
Bu iki grubun yanında bir de nötr olarak nitelendirdiğimiz bir 3. Grup var ki onların durumunun; her zaman olduğu gibi konuya hakim olmak yerine, “gelirse belki işimize yarar, gelmesi çok da dert yaratmaz” şeklinde bir tutum içinde olduğu gözlemlenmektedir.

İşte bu gruba dahil optik sektör mensuplarının, hiç zaman geçirmeden bu yazıyı ve yıllar önce yayınladığım ve aşağıda linklerini verdiğim yazıyı dikkatle okumalarını öneriyorum.
Burada tekrar altını çiziyorum:

Optometri konusunun, tanım üzerinden değil, daha çok Türkiye’ye nasıl getirilmek istendiği üzerinden ele alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
 
Zira, hangisi olursa olsun, sektöre ilişkin bir iş konusundaki kişisel yaklaşımımı şu temel prensipler üzerine tesis etmekteyim:
  1. Önce konuyu mümkün olan her yönden inceler, bilgi toplarım.
  2. İkincil öncelikle, fertlerin ve toplumun sağlığı açısından fayda sağlar mı? Buna bakarım.
  3. Sonra, yerel bağımsız optisyenlik müesseselerine fayda sağlar mı? Çünkü bu husus da oldukça önem arz etmektedir.
  4. Son olarak da bana fayda sağlar mı? Sorusunu mutlaka sorarım.
Tabii ki eğer benim elde edeceğim fayda, toplumun elde edeceği faydanın önündeyse, iş ahlakım ve iş aklım gereği, o işe girmem mümkün değildir.
Kaldı ki toplumun zararına olan bir şey zaten uzun vadede herkesin zararına demektir. Diğer bir ifadeyle, yerel bağımsız optisyenlik müesseselerine fayda sağlayan bir husus elbette, bana da mutlaka yarar sağlayacaktır. Çünkü yerli ve milli bir sermaye olarak bizim işimiz, zaten bu bağımsız yapıyla doğrudan ilişkilidir. Bundan da her zaman gurur duyduğumun bilinmesini isterim.

İşte tam bu noktada akla gelen ilk soru: Optometri topluma yarar sağlıyor mu?

Optometriyi getirmek isteyenlerin, Optometriye karşı olan algıyı, onun çok yararlı bir uygulama gibi gösterme kurgusu üzerine temellendirdiklerini görüyoruz.  Bunu yaparken çıkış noktalarını da Türkiye’deki gözlük gibi, kontak lens gibi görmeye yardımcı araçların kullanım sayısının düşük olmasına, göz hekimi sayısının düşük olmasına bağlıyorlar.  “Optometrist 4 senede yetişir, refraksiyon kusurlarını optometrist saptar, gözünde başka sorunlar varsa göz hekimine yönlendirir,” demek suretiyle, son derece düz bir mantıkla, optometriyi bir sorun çözücü gibi topluma sunuyorlar.

Objektif değerlendirme gereği, görmeye yardımcı araçların kullanımının düşük olduğunu kabul ediyorum. Göz hekimi sayısının da daha fazla olması temennilerimiz içindedir. Ancak “Durum budur” gerekçesiyle sağlıkta kaliteden ödün verilemez!

Burada düşülen vahim hata, 4 senelik optometri eğitimi görmüş bir kişinin, 11 senesini göz hekimi uzmanı olmak üzere tıp eğitimiyle geçirmiş hekimle aynı değerlendirmeye tabi tutmak olacaktır.
Sağlık alanında eğitim, altyapı ve sağlık bilinci açısından yeni yeni gelişme kaydedilen ülkemizde optometristin doğru yönlendirme yap(a)madığı bir hastada oluşabilecek göz sağlığı sorunlarının önüne geçmek mümkün olmayacaktır. Hekimin olası sorunları üstlendiği durumlarda, yönlendirme yapmada geç kalan optometrist de yetkili olduğu kadar sorumlu olacak mıdır? Bu da ayrı bir tartışma konusu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu da demektir ki Optometri, en azından ülkemiz özelinde, topluma faydadan çok zarar getirebilme ihtimalini bünyesinde taşımaktadır!

Peki, Optometri Optisyenlere Fayda Sağlayacak mıdır?

Yabancı zincir mağaza destekçileri, ne yazık ki her seferinde yaptıkları gibi ticari faydayı ön planda göstererek; optisyenlere “2 sene daha okuyarak optometrist olursunuz, daha çok kazanç sağlarsınız” demek suretiyle, optometriyi çekici hale getirme gayreti içindeler.

Elbette, onlar açısından bu cazip bir tercih gibi görünebilir ve gösterilebilir. Ama dünya gerçeği, optometrist yoğunluklu ülkelerde, optometristlerin kendi mağazasının sahibi olmaktan çok, küresel zincir mağazaların çalışanları olduğunu göstermektedir. Çünkü optometrist olmak başlı başına yetmiyor, kullanılacak cihazların yatırımı ve maliyeti de önem arzediyor. Zira son derece yüksek bedel gerektiren cihazları temin etmek, bırakın yeni işe başlayan bir optometristin, uzun yıllar mağaza işleten bir optisyenlik müessesesi sahibinin dahi bütçesini son derece zorlayan bir durumdur.

Alın size optometrinin optisyenlere ve optik mağaza sahiplerine getirdiği diğer bir külfet!

Sonuçta, yabancı zincir mağazaları gruplarınca, reçeteyi kendi üreteceği için daha fazla satarak daha çok kazanma vaadi üzerine yapılan yönlendirmelere ek olarak, yapılacak yatırımlar için gereken bütçenin anlatılmaması ve bu yatırımın amortismanı hakkında bilgilendirme yapılmaması, o büyük cihazların konulacağı fiziki ortamların yeterli olup olmayacağı hakkında öngörüde bulunulmaması, bile başlı başına perde arkasındaki gerçek niyeti gözler önüne sermesi için yeterlidir.

Diğer Bir Soru: Optometri Göz Hekimlerine de Bir Fayda Sağlamakta mıdır?

Optometristin yanlış ya da eksik müdahalesinden mütevellit oluşabilecek göz rahatsızlıklarının  ilerleme ihtimali ve bu hastalıkların tedavisi ile uğraşmak zorunda kalacak olan göz hekimlerini de zor günlerin beklediğini söylemek durumundayız.

Artık, Optometrinin Kime Faydası Olduğunu Söylemenin Zamanı Geldi!

Yabancı zincir mağazalar, yerli ve milli optik mağazaların aksine, gelişimlerini optometri üzerine kurulmuş bir sistemin temelleri üzerine tesis etmektedirler. Optometri’nin serbest bırakılması halinde, her tür yatırımı yapabilecek güce ve altyapıya sahip olduklarını bilmeliyiz.

Optometrist çalıştıracak, reklam yapabilecek ve internetten hızla optik ürün satabilecek güce sahipler. Diğer bir ifadeyle, kontak lenslerin, okuma gözlüklerinin, hatta numaralı gözlüklerin internetten satılabileceği platformlara sahipler.

En önemlisi bu yolla göz hekiminin reçetesine bağımlılıkları kalmayacağı için, optometri onlar için mantar gibi çoğalmak, küçük olan mağazaları yutup büyüyerek hızla yayılmak için güzel bir zemin anlamına da gelmektedir.

Optometri bu haliyle, tıbbi değil ticari bir zemindir. Öyle bir zemin ki kapitalist sistemde, devleşip büyümeyi ve müstakil rakiplerini bertaraf etmeyi kolaylaştıracak olan bir zemin.

 “Dünyada tüm ülkeler bu sisteme geçmiş, onlar mı iyi bilecek, biz mi?” söylemi bu sistemi dayatan kişilerin dillerinden düşmemektedir. O zaman sormak lazım; çoğunluk her zaman haklı mıdır?

Gelinen noktada, dünyadaki bir çok ülke, internetten kontak lens satışından muzdarip olmasına rağmen, bundan dönmenin yollarını bulamamanın da zorluğunu yaşamaktadır. Ne tesadüftür ki optometrinin yaygın olduğu ülkelerde, bizdeki gibi bağımsız butik mağazaların sayısının, dünya devi zincir mağazalara göre çok düşük olduğu görülmektedir.

Köprüden Önceki Son Çıkış!

Optometri konusunda tüm optik sektörünün bilinçli, bilgili ve uyanık olması lazım. Optometri getirilmek istendiği haliyle, Türkiye gerçeklerine uygun değildir ve kesinlikle sağlık temelli bir çözüm değildir. Çıkış noktası sağlık olsa bile uygulamada ticarete ağırlık vermiş bir sistemdir. O nedenle dikkatli olmalıyız. Dayatılmak istenen optometrinin uygulama biçimi nedir, buna çok dikkat edilmelidir.

Optometri konuşulurken, nasıl uygulanacağını da mutlaka konuşmak, tartışmak ve ona göre değerlendirmek ve hareket etmek gerekir.

Hayata geçirilmesi planlanıyorsa dahi Optometrinin, ilk olarak Türkiye’de uygulama biçiminin mutlaka önce sağlık, sonra ticaret düsturuna sıkı sıkıya bağlı bir biçimde inşa edilmesi gerekmektedir.
İkincisi de optometristlerin konumunun, tıp alanında göz hekimlerine daha yakın bir pozisyon olarak kurgulanması, onlarla yakın çalışma olanağı içinde bulunmalarının sağlanması gerekmektedir. Böylelikle sağlık açısından oluşabilecek olan riskler en aza indirgenmiş olacaktır. Bunun yanında ticari yönden yerel optik mağazalara vereceği zararın önüne geçilmesi ve reçete üretimi yönünden daha fazla yararlanılması sağlanacaktır.

Şu anda optometri konusu gündemde fazla yer almasa da bu konuda ciddi bir hazırlık çalışmasının yürütüldüğü tüm meslektaşlarım tarafından bilinmektedir. Bu nedenle de gündeme geldiği zaman Türkiye’de uygulaması nasıl olacak kısmını şimdiden düşünmek ve hazırlıklı olmak gerekiyor.

Unutulmaması gereken diğer bir önemli husus da optometrist eğitimidir. Optometristlerin göz hekimlerine destek olacakları iş alanları iyi planlanmalıdır. Kamu, özel ve üniversite hastanelerinde daha çok reçete üretmek için optometristlere uygun çalışma ortamları sağlanabilmesi bir yöntemdir. Ancak uygulamada uzak durulması kaçınılmaz olan başat kaide ise, optometristlerin optik mağazalar içinde çalışmasıdır.
Ülkemizin optometri konusundaki pozisyonunu elimden geldiğince özetlemeye çalıştım.  Bu konu hakkında detayları okumak isterseniz 2015’de yazdığım peşpeşe iki yazıyı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.
Sizlerin desteğiyle ve sizlerle birlikte yürüdüğüm için de ne kadar gurur duyduğumu anlatsam kelimeler yeterli olmayacaktır. Tekrar ve yine teşekkürlerimle…

Erol Harbi

Opak Lens A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı
 
 
 

Yorumlar (1)

Engin Aytekin 7 Yıl Önce

Erol bey yakından takip ediyor ve bir çok konuda destekliyoruz ancak optometri gelir ise zincir mağazalar yararına nasıl olucak onu anlamadım optometristler kendi adlarına açıp işlete bileceği bir sistem oluyor zincir mağazaların yok olması demek değilmi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.