Optik Gazete

Koruyucu Maske ve Gözlük Konusunda Öngürülü - Vizyoner Olmak Lazım

Gündem

Yapanlar belli. Yapmadan, oturduğu yerden yapanlara kara çalanlar da belli. Sektörümüz adına bir kez daha düşünmek ve anlamak vakti…

Değerli Meslektaşlarım,

05 Mayıs 2020 tarihinde Optik Gazete’ de yayınladığımız ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihazlar Kurumu ve Türk Optisyen-Gözlükçüler Birliği’ne çağrıda bulunduğumuz “Koruyucu Maske Optik Mağazalarda Satılsın” haberinin üzerinden yaklaşık 1 hafta geçmesine rağmen her iki taraftan da bir ses çıkmadı. Ayrıca üstüne üstlük sosyal medyada her zamanki gibi bir baltaya sap olamamış ama Kooperatif ve Dernekçilik adı altında kişisel gelişimini tamamlamaya çalışan bazı çevrelerin (!) hemen karalama hareketine geçtiğini de gözlemlemekteyim.

Amacım onlara cevap vermek değil ama bazı noktaları da aydınlatmak lazım. Son iki aydır gözlükçülerin ve optik sektörümüzün durumu malum. Bu kötü günlerde biz “önce sağlık” diyoruz ama öte yandan da hem şirketlerimizde çalışan yüzlerce kişiye, hem de hizmet götürdüğümüz binlerce optik mağaza emekçilerine ekonomik olarak destek olmamız gerektiğini de düşünüyoruz.

Evet, sizler mağazalarınızda son kullanıcılara optik ürünler satıyorsunuz ve bizler de ürünleri üretip, ürettirip sizlere satıyoruz. Resmi olarak mağazalarımızda sattığımız ürün çeşit sayısı belli: Optik çerçeve-optik cam-güneş gözlüğü-kontak lens-solüsyon… Ama şu dönemde hem sizler, hem de bizler ticaretimizi yapamıyoruz. Ne yapalım, öylece bekleyelim mi? Biz Mart ayı itibari ile “evren hareketi alkışlar” dedik ve maske üretim tesisi kurduk. Üretimimiz tamamen yurt dışına yönelik, hatta şuan üretim kapasitemiz de tamamen dolu ve önümüzdeki 6 ay sadece şu anda elimizdeki siparişlerin üretimi yapılıyor.

Evet, ben bir iş adamıyım ama köken olarak da gözlükçü bir aileden geliyorum. İşte bu dönemde meslektaşlarıma ekonomik olarak fayda sağlayacağını düşündüğüm maskelerin optik mağazalarda satılmasını istedim ki az da olsa bir katkı sağlansın.

“1 liralık ürün mü satacağız?” diye her zamanki bu vizyonsuz ve misyonsuz kooparatifçi kişi dalga geçmiş. İnsanların bilmemesini anlarım ama araştırmadan yorum yapmasını anlayamıyorum. Bu ürün teker teker satılmıyor! Minimum 50’lik paketler halinde satılıyor.

Şu anda bir optik mağaza için tabiri caiz ise “bulunmaz nimet”.

Neden? Aritmatiği basit! 1kutuda 50 adet maske var. Bir optisyenlik müessesesi günde 10 kutu satsa 50x10 TL =500 TLx25 gün =12.500 TL eder.  %35 kar elde ettiğiniz takdirde 4.500TL civarı kar etmiş olursunuz. Sağlık Bakanlığından bir kampanya duyurusu yaptırarak optisyenlik müesseselerinden alınacağı bildirilse günde 10 kutudan çok daha fazla satış yapılabilir…

İşte ben Türk Optisyen-Gözlükçüler Birliği’ni bu tip çalışmaları planlayıp, organize etmeye davet ediyor, onlardan bu tip öngörülü, atılımcı çalışmalar bekliyorum.

Göz doktorlarının çalışmadığı ve reçetelerin çıkmadığı bu süreçte bence mağazalarımız boş oturmamış olur. Sektörümüzü “Sağlık Sektörü” olarak tanımlıyorsak, bence kesinlikle bakkallar, marketler ya da bu tip yerler yerine, maske tedarik koşullarını uygun şartlarda sağlayabilecek eczanelerden sonra gelen ilk başvuru noktasıyız.

Ayrıca zorunluluk da yok, ister satarsınız ister satmazsınız!

Ancak şunu da unutmayalım ki, sadece bu kriz dönemi için değil, genel olarak da her dönemde optisyenlik müesseselerimizin ürün gamını genişletmek zorundayız. İçimizde gözlükçü-eczacılar var, gözlükçü-saatçiler var, Avrupa’da odyometri işi de yapan optisyenlik müesseseleri var. Bu tür çift dal çalışan müesseseler, her zaman için her tür kriz dönemlerinde daha şanslıdır.

Her optisyenlik müessesesinin çift dal çalışması mümkün değildir. Ancak tüm optisyenlik müesseselerinin ürün çeşitliliğini arttırmanın yollarına bakmalıyız. Türk Optisyen- Gözlükçüler Birliği bunu misyonunun önemli bir parçası haline getirmeli. Neden? Çünkü ürün çeşitliliği, mağazadan içeri daha çok kişinin girmesini sağlar. Mağazadan içeri giren her kişi çapraz satış olanağı sağlar.

Şu dönemde mağazadan içeri giren kişiler bulaşma riski yaratır mı? Evet. Ama önlemler belli, kurallara uyarak mağaza ekonomisini güçlendirmek mümkün iken, bunu mazeret haline getirmeyi aklım almıyor maalesef.

Bir noktaya daha değinmek istiyorum. 2000’li yılların başında kontak lens doktorlar tarafından satılıyordu, optisyenlik müesseseleri satamıyordu. O zaman Opak Lens olarak biz her mağaza kontak lens satmalı düsturundan hareketle tanıtımlar yaptık, eğitimler yaptık ve müesseselerin “karlılığı az, işi çok” diye uzak durduğu kontak lens ile tanışmalarını sağladık. Ve zaman içinde her gün büyüyen bir risk olan internette online satışları karşısında  optisyenlik müesseseleri bir adım önde olsun diye depo sayımızı 47’ye çıkardık. Şimdi durup düşünelim. Elimizde kontak lens olmasa idi, göz hekimlerinin çalışamadığı, reçete çıkmayan bu pandemi döneminde mağazamıza giren müşteri sayısı ne olurdu?

İlerici olmak lazım, vizyoner olmak lazım. Biraz ekonomiden anlamak lazım. Pazar gelişimlerini takip etmek lazım.

Ticarette başarılı olamamış insanların; kooperatifçilik, dernekçilikten yararlanıp sadece kendi şahsi kazançlarını yükseltmeye odaklanmış kişilerin optisyenlik müessesesi ihtiyaçlarını görmezden gelip, bulaşma riski gibi gayet zayıf bahaneleri ileri sürerek ticaretle ilgili ahkam kesmelerine sektör olarak izin vermemeliyiz.

Buradan tekrar sesleniyorum;

  • Koruyucu maske ve koruyucu gözlük optikler tarafından satılmalı
  • Türk Optisyen-Gözlükçüler Birliği, bu konu ile ilgili olarak Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihazlar Kurumu’na müracaat etmeli. (Ben bu konuda bir girişimde bulundum.)
  • Bu krizin uzun sürmesi durumunda en azından bu satışlar ile optiklerimizi ayakta tutabiliriz.

Bu kapsamda bırakın düşünüp çözüm bulmak, fikir üretmek; aksine çözüm üretmeye çalışanları dinlemek, anlamak ve matematik hesaplamalarını yapmak yerine, proje önerilerine isim takarak kötüleyen kişilerin yorumları da beni tekrar tekrar düşünmeye sevk ediyor.

Sevgili meslektaşlarım. Yapanlar belli. Yapmadan, oturduğu yerden yapanlara kara çalanlar da belli. Sektörümüz adına bir kez daha düşünmek ve anlamak vakti…

Kalın sağlıcakla,

H. Erol Harbi
Opak Lens Yönetim Kurulu Başkanı

Yorumlar (1)

Arti Eksi̇ 5 Yıl Önce

Merhum Cem Karaca: Bindik bir alamate gideyok kıyamete ..amaneyyyy ..diyordu. Şimdi biz gözlükçülerde bindik bir oda ve birlik alametine ama nereye gittiğimiz belli değil.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.