Optik Gazete

Kronik Hastalıklarla Barışık Yaşamanın 10 Yolu

Gündem

Birçok insan için yaşlılık; kronik hastalıklarla mücadele anlamına geliyor. Ancak uzmanlara göre, yaşamın bu yeni sayfasında kronik hastalıkları dert olarak görmeyip, onunla veya onlarla barışık yaşamak mümkün.

Kronik hastalıkların yaşlılığın kaçınılmaz bir sonucu değil, çoğunlukla hareketsizlik, sağlıksız beslenme, sigara ve alkol ile olumsuz çevresel faktörlerin sonucunda ortaya çıktığını belirten İç Hastalıkları ve Geriatri Uzmanı Doç. Dr. Berrin Karadağ, 18-24 Mart Yaşlılar Haftası için, yaşlılıkta görülen kronik hastalıklara ve onlarla yaşamın inceliklerine dikkat çekti. 

“Kronik hastalıkların en önemli özelliği, altta yatan nedenlerin birçoğunun tamamen önlenebilir risk faktörleri olmasıdır. Yani kendimize ve hayata küsmek yerine, hayatla ve vücudumuzla barışmayı seçersek yapabilecek pek çok şey olduğunu görürüz” diyen Berrin Karadağ, ülkemizde yaklaşık her 3 kişiden 1’inin kronik hastalığı olduğunu, kronik hastalık tanısı konulan her 3 kişiden 1’inde depresyon belirtileri görüldüğünü belirtti. 

Doç. Karadağ, kronik hastalıklarla barışık yaşamanın 10 yolunu ise şöyle anlattı, önemli uyarı ve önerilerde bulundu:  

1) Karamsarlıktan kaçının: Umutsuzluk ve karamsarlıktan uzak durun. Yaşımız ilerledikçe, birtakım kronik hastalıklara yakalanma olasılığımız artabilir ancak bu bizim, hayattan kopmamıza veya depresyona girmemize asla yol açmamalı. Akılcı yaklaşımlar ve sağlık kontrolleri ile idareyi ele alabiliriz.

2) Sağlıklı beslenin: Kronik hastalıklarla baş etmenin ilk maddelerinden biri sağlıklı beslenme. Yediklerimize gösterdiğimiz azami dikkat daha canlı ve daha aktif olmamızı sağlar. Hazır gıdalardan kaçınmaya özen göstermeli ve taze sebze-meyveyi sofralarımızdan eksik etmemeliyiz. Tüm besin gruplarından yeterli miktarda alarak dengeli beslenmeye dikkat etmek baş koşul.

3) Tuz tüketimine dikkat edin: Dünya Sağlık Örgütü; hipertansiyon, kalp, böbrek hastalıkları başta olmak üzere pek çok organımızı olumsuz etkilememek amacıyla günde 5 gramdan fazla tuz tüketilmemesini öneriyor. Ancak ülkemizde bir kişi günlük ortalama 15 gram tuz tüketiyor. Tuz tüketimini azaltırsak, bir süre sonra hekime danışarak belki de kullandığımız hipertansiyon ilaçlarının dozunda ve sayısında azalmaya gidebiliriz. 

4) Tütünü her şekilde hayatınızdan çıkarın: Türkiye, sigara kullanımında Avrupa ülkeleri arasında üçüncü, dünya ülkeleri arasında ise yedinci sırada yer alıyor. Sigara kullanımı, sağlıksız beslenme gibi risklerin ortadan kaldırılması durumunda kalp hastalıkları, inme ve tip 2 diyabet vakalarının yüzde 80’i, kanser vakalarının ise üçte birden fazlası önlenebilir. Gerek aktif gerek pasif içici olmaktan kaçının. 

5) Hareketli olun: Vücudumuzun izin verdiği kadar hareketli olalım! Unutmayalım ki yıllar geçtikçe hareket ve hızımız azalsa da, mümkün olduğunca yürüyüş yapmalı ve hareketli yaşam tarzını hedeflemeliyiz. Spor yaparak beden sağlığımıza verdiğimiz destek, ruh sağlığımızı da pozitif yönde etkileyecektir. 

6) Sosyal hayatınız olsun: Kronik hastalıklarımızın ve ilaç kullanıyor olmamızın sosyal hayatımızı negatif etkilemesine izin vermemeliyiz. Aksi halde bu durum ek olarak depresyona neden olabilir. Hipertansiyon veya diyabet hastalığına sahip olmamız, ailemiz veya dostlarımızla birlikte olmamızı hiç de engellemez. Daha disiplinli ve hayata dört elle tutunarak, mutluluğumuzu artırabilir ve çok daha keyifli bir yaşama sahip olabiliriz.

7) Alkolden uzak durun: Alkol, kronik hastalıklarımızı ciddi oranda daha da kötü yönde etkileyebilir. Hayatımızdan çıkarılması ile kullandığımız ilaçların yan etki olasılığı da oldukça azalacaktır. Alkol en fazla beyinde tahribata yol açarken, mantıklı düşünme, karar verme ve hareket etme yeteneklerini de bozuyor.  

8) Fazla kilolarınızdan kurtulun: Sağlıklı bir diyet ve düzenli egzersiz ile fazla kilolardan kurtulmak; vücutta hasara yol açan kalp hastalıkları, diyabet, inme gibi pek çok kronik hastalıktan da korunmanızı sağlar. Zamanında tedavi edilmeyen obezite; yüksek kolesterol, damar tıkanıklığı ve tansiyon yükselmesi gibi olumsuz etkenlere neden olurken, yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor hatta yaşam süresini kısaltıyor. Kişinin gerek sağlığını ve sosyal yaşamını gerekse iş hayatını kötü yönde etkileyen bu durum zamanında fark edilip geç kalınmadan tedavi edilirse kişi sağlıklı yaşamına geri dönebilir.

9) Muayene ve ilaçlarınızı aksatmayın: Pek çok kronik hastalığın zararlı etkileri düzenli sağlık kontrolleri ve doktor kontrolünde kullanılan ilaçlar sayesinde en aza indirilebilir. Doktorunuzun belirlediği aralıklarla kontrollerinizi yaptırmayı, ilaçlarınızı düzenli kullanmayı ihmal etmeyin.  ‘Tansiyonum düzeldi artık ilaca gerek yok’ gibi yanlış düşüncelere kapılmayın. Ayrıca bilimselliği kanıtlanmamış ürünler kullanmayın ve kulaktan dolma bilgilere asla eğilim göstermeyin. Unutmayın; ‘hastalık yoktur, hasta vardır!’ Her bir birey kendi vücudunun özel olduğunu ve arkadaşına, komşusuna iyi gelen bir ilacın kendisinde yanlış etkiye neden olabileceğinin bilincinde olarak, doktoruna sormadan ilaç kullanmamalı.  

10) Güzellikleri görün: Yaşamı bir dağa tırmanmak gibi de algılayabilmeliyiz. Yolumuz bazen biraz zor ve engebeli olabilir, hastalıklarımızı bu yoldaki boyutu değişen taşlar olarak düşünebiliriz. Ama diğer taraftan bu yolculukta çevremizdeki güzellikleri görmeyi asla ihmal etmemeliyiz. Yani yaşam yolu taşlı ve engebeli olsa da, alacağımız önlemler ve bize destek olabilecek araçlarla, bu yolun güzelliklerinin keyfine varmayı asla göz ardı etmemeliyiz.
 
 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.