Hepimizin Bir Oyu Var,
Dikkatli Kullanalım…
BU KİŞİYE GÜVENEBİLİR MİYİZ?
Bir müşterimiz var. Bir buçuk senedir aldığı ürünün ödemesini yapmıyor. Tahsilata gidenlere “ödeyemeyeceğim” diyor. “Mahkemeye verin,” diyor. Tüm süreçlerde tıkanınca, mecburen mahkemeye veriyoruz. Mahkemede ürünü aldığını inkar ediyor. Her şey faturalı, sipariş günü belli, teslimat kaydı var. Bir kerede değil, birçok kerede aldığı ürünlerin belgelerini bir sonraki davada delil olarak sunduğumuzda başı derde girecek. Şahsen tanıdığım birisi. Olay bana intikal ettiğinde “biz kendimizi aklarken, o yalan beyandan ötürü sorun yaşamasın” diye düşünerek dayanamayıp arıyorum. Bana söylediği şey şu; “zaman kazanmak için yaptım.” Bu cevap çok çarpıcıdır. Bu cevaptan o kişinin ticari ahlak seviyesini tespit etmek çok kolaydır. Bunu okur okumaz herkes benim gibi düşünecektir eminim. Bana göre ticari ahlakı sıfır olan böyle bir kişiyle olan tüm iş bağlantılarını derhal kesmek gerekir. Biz Opak Lens olarak zaman zaman bağımsız optiklere maddi sıkışıklıklar yaşadıklarında yardımcı oluyoruz ama takdir edersiniz ki, bu tip kişilere değil!
Bunu söyleyen kişinin ismi şu anda …… Optisyen-Gözlükçüler Odası Başkanlığı asil listesinde…
Bu kişinin oda yönetimine girdiğini düşünün, bu kişiye güvenebilir miyiz?
*****
PEKİ BU KİŞİYE GÜVENEBİLİR MİYİZ?
Bir başka oda başkan adayı daha sunayım size… Şu an kooperatif başkanı olan bu kişi de yakın geçmişte, 3 seneye yakın kooperatifin parasını işletip Opak Lens’e ödeme yapmadı. Tahsilat ancak mahkeme süreci ile gerçekleştirilebildi. Ve maalesef yakın bir zamanda da faiz ve inkar tazminatını yine kooperatif üyeleri ödeyecek.
Bu ikinci kişinin oda yönetimine girdiğini düşünün, peki bu kişiye güvenebilir miyiz?
*****
“BAL TUTTUM PARMAĞIMI YALARIM”
Haydi üçüncü bir oda başkan adayı daha söyleyeyim. O da başka bir kooperatif başkanı. Yabancı sermayeli bir firmanın haksız rekabetini görmesine rağmen, bundan çıkar elde ederek “bal tuttum parmağımı yalarım,” diyecek kadar fütursuz…
Bu kişinin oda yönetimine girdiğini düşünün, bu kişiye güvenebilir miyiz?
Yapılan seçim öncesi toplantılarda bazı kişilerin işte bu ve buna benzer sebeplerden dolayı, hem şahsımın, hem de Opak Lens’in ismini, mesnetsiz ve gerçek dışı dedikoduların içinde geçirdiklerini, hatta üstü kapalı ticari tehditlerde bulunduklarını üzülerek duymaktayım
ADAY OLMADIM, OLMAYACAĞIM!
Sürecin başından itibaren, yanlış giden konuları görüp, saptayıp, dile getirdiğim için “kendisi oda başkanı olmak istiyor, ondan bu şekilde davranıyor,” diye yorum yapanlar vardı. İlk günden itibaren aday olmayacağımı beyan ettim ve aday olmadım.
Farkındaysanız eğri olduğunu gördüğüm her noktayı araştırıyor, emin oluyor, ardından hemen dillendiriyorum. Ama şimdiye kadar şu kişi, ya da kişiler doğru yapıyor diye bir beyanda bulunmadım. Oda başkanlığı konusunda ne kendim aday oluyorum, ne de bir başkasını işaret ediyorum. Kendime ait bir oyum var, zamanı gelince onu kullanırım. Kimseye oda başkanlığında oyunuzu şu kişiye verin demiyorum. Herkes zamanı gelince kendine ait oyunu uygun bulduğu kişiye verecektir.
Ama kime oy vermeyeceğimi de, nedenini de belirterek net olarak söylüyorum. Bu da benim sektörüme olan saygım ve sevgimdendir. Fark ettiğim konuları dürüstçe ifade etmek kendime, aileme, mesleğime ve milletime yükümlülüklerim arasındadır. Seçimden sonra bunları da ayrıca ifşa edeceğim. Tabii önceden öğrenmek isteyenler beni doğrudan arayabilirler.
Her seferinde söylüyorum, 10 yaşımdan bu yana bu sektörün her kademesinde 45 senedir çalışıyorum. Şu an Yönetim Kurulu Başkanı olduğum Opak Lens, 7000 kurum ve onları yöneten, işleten kişiyle doğrudan iş yapmışlığım, fatura kesmişliğim vardır. O yüzden adaylığını koyanlar arasında kim gerçekten sektörüne hizmet vermek için orada, kim oda yönetiminde olmayı kendi ticaretini geliştirmek için önemsiyor çok iyi görebilecek durumdayım.
ODA YÖNETİMİ RANT KAPISI DEĞİLDİR.
Oda yönetimi rant kapısı değildir. Olmamalıdır. Bazı İstanbul dernek yöneticilerinin yaptığı gibi, odanın gücünü arkasına alıp korkuyla yöneterek kendi ticaretlerini geliştirme çabası içinde olanların oyun alanı değildir, olmamalıdır. Aidatların yüksekliğine itiraz edişimiz bundandır. Haksız maddi kazanç elde etme ya da prestij kazanmak üzere bu tür gelirleri oda yönetimi kanalıyla yaratmak isteyenleri engellemek şarttır. Bazısı açıkça korku salıyor, bazısı da üstü kapalı yöntemlere başvuruyor. Bu kişileri fark etmek, bu kişilerin niyetlerini anlamak lazımdır.
BEN MÜCADELE ADAMIYIM.
Bu tip bakış açısı olan kişileri oda yönetiminden uzak tutmak sektörümüze karşı bir görevdir. Diyelim ki bu tıynette bir kişi oda başkanı seçildi. Ben o durumda da mücadeleyi bırakmam, bırakmayacağım. Ben mücadele adamıyım. Her zaman önce mesleki öncelik ilkelerimizi savundum, ticaret 2. planda dedim. Ve öyle de davrandım.
TARAFLIYIZ!
Optik Gazete’yi kurarken “taraflıyız” diye açıkça belirttim. “Önce sağlığın tarafındayız, sonra ticaret gelir,” dedim. “Biz her zaman yerel bağımsız optisyenlik müesseselerinin tarafındayız, oftalmolojinin doğal bir müttefikiyiz.” dedim. Ve tüm işlerimde de bu düsturu benimsedim ve uyguladım.
O nedenle, meslektaşlarını kullanarak, onlara korku salarak kendi hükümranlığını kurma hevesinde olanların, oyları yerel bağımsız optisyenlik müesseselerden toplayıp, iki gün sonra yabancı sermayeden gelecek gelir için rotasını oraya çevireceği aşikar olan kişilerin de her zaman karşısındayım, onlarla her zaman mücadele ederim.
HEPİMİZİN BİR OYU VAR
Ben bu mesleğin yetiştirdiği bir iş adamıyım, kalben söylüyorum, amacım çok para kazanmak değil, çocuklarıma şerefiyle, namusuyla bir isim bırakabilmektir. Ve hem çocuklarıma, hem sektörüme, hem de en başta kendime karşı vazifem, ne bugünümüzü ne yarınımızı bu yanlış ellere teslim etmemektir.
Hepimizin bir oyu var, o değerli oyu kime vermeyeceğimiz konusunda uyanık ve dikkatli olalım.
Kalın sağlıcakla,
Erol Harbi
Opak Lens Yönetim Kurulu Başkanı