Optik Gazete

SGK’da İşlem Fiyatlarının Düşüklüğü Önemli Sorunlar Doğuruyor!

Gündem

Türk Oftalmoloji Derneği (TOD) Genel Başkanı, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Reha Ersöz: "On yıl önce belirlenmiş ve hiç artmamış SGK fiyatlarıyla çalışmak zorunda kalan hekimimiz ne yapsın?” diye soruyor.

 TOD Başkanı sözlerine şunları ekliyor: “On yılda hangi giderlerimiz, hangi masraflarımız sabit kaldı da bu fiyatlara mahkûm ediliyoruz? Katarakt ameliyatları sırasında iyi kalitede, uzağı-yakını birlikte net gösteren, astigmatizmayı düzelten göz içi lenslerini düşük bütçelerden ötürü istediğimiz ölçüde kullanamıyoruz. Yüksek standartta malzeme kullanmak isteyen, ama hangi şartlarda üretildiği belli olmayan malzemeleri kullanmak durumunda kalan hekimlerimiz var. Yüksek standartta hizmet vermek isteyen hekimlerimiz, kalitenin farkını hastasından talep etmek zorunda kalıyor.”

Derneğinizi Kısaca Tanıtır Mısınız?

1928 yılında kurulmuş olan Türk Oftalmoloji Derneği, ülkemiz göz hekimlerini temsil eden tek ve çok iyi örgütlenmiş bir kuruluştur. Akademik ve mesleki alanda faaliyet gösteren bir tıpta uzmanlık derneği olarak 4200 üyemiz vardır. İstanbul’daki genel merkezimize bağlı Türkiye’nin çeşitli coğrafik alanlarını kapsayan 8 şubemiz mevcuttur. Çalışmalarını belirli konularda yoğunlaştırmış üyelerimiz, dernek içinde 16 ayrı akademik birim çatısı altında toplanmışlardır. Halkımızın göz sağlığının korunması ve meslektaşlarımızın yüksek standartlarda çalışabilmesi yolunda kayda değer uğraşlar veriyoruz.

Hekimler Karşılığını Alamıyor!

TOD başkanlığınız süresince gerçekleştirmeyi düşündüğünüz yeni çalışmalarınız/projeleriniz var mı?

Üyelerimizin her alanda haklarını savunmak birinci önceliğimizdir. Özel ve kamu kesiminde çalışan hekimlerimizin emeklerinin karşılığını alamadıkları açıktır. Bu sağlanamadığı takdirde nihai olarak halkımızın göz sağlığı tehlikeye girmektedir. Bu yönde çalışmalarımıza daha da ağırlık vereceğiz. Hekimlerimizin bilgi ve becerilerinin çok daha yüksek noktalara erişmesi için katkı ve desteklerimiz artacaktır.

Sorunların Üzerine Gidilmeli

Türkiye’de göz sağlığı alanında iyileştirilmesi gereken konular nelerdir?

O kadar çok şey var ki, hangisini söylesem? Her şeyden önce belli başlı göz hastalıklarının toplumumuzda görülme sıklıklarını gösteren istatistiklerimiz eksiktir. Bu nedenle gerek koruyucu, gerekse tedavi edici hekimlik yönünden önümüzü göremiyoruz. SGK işlem fiyatlarının düşük olması çok önemli sorunlar doğurmaktadır. Bazı göz ameliyatlarının çok gelişmiş tıp merkezlerinde yapılmasına izin vermeyip hastaları hastanelere zorlayan mantık dışı mevzuat maddeleri vardır. Kontak lenslerin reçetesiz satılması halkımızın göz sağlığını tehdit eden bir unsurdur. Bizlerin çeşitli tür ve modelleri denedikten sonra göze en uygun olanı saptayıp reçetelendirdiğimiz kontak lensleri değil, kendi kafalarına esen lensleri satan optik mağazalar vardır. Kamu hastaneleri acil servislerinde göz hekimlerimizden kendi uzmanlık alanlarındaki hastaların dışında, örneğin enfarktüs geçiren, midesi delinen hastalara müdahale etmeleri bekleniyor. Üniversitenin sorunları da ayrı hikâye… Asistan kadroları verilmiyor, komplike hastalar üniversitelere yığılıyor. Döner sermayeleri iflas etme noktasında. Buna karşılık, en ufak bir sorunda hekimimiz şikâyet ediliyor, aşağılanıyor, darp ediliyor. Mutlaka çözülmesi gereken benzeri problemlerimizi burada saymaya kalksam, üç gün konuşuruz, bu röportaj bitmez.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) göz ameliyatları için hastalara yeterli ödeme yapıyor mu? Hastalar standartların dışında katarakt lensi ya da farklı bir malzeme talep edebiliyor mu? Böyle bir talep oluştuğunda prosedürler ne şekilde ilerliyor?

On yıl önce belirlenmiş ve hiç artmamış, hatta düşürülmüş SGK fiyatlarıyla çalışmak zorunda kalan hekimimiz ne yapsın? Göz içi lensi, diğer malzemeler, cihazlar, personel masrafları ve bina giderleri on yılda sabit mi kaldı? Katarakt ameliyatlarında; iyi kalitede, uzağı-yakını net gösteren, astigmatizmayı düzelten göz içi lenslerini düşük bütçelerden ötürü istediğimiz ölçüde kullanamıyoruz. Yüksek standartta malzeme kullanmak istemesine rağmen, hangi ülkede, hangi koşullarda üretildiği belli olmayan göz malzemelerine mahkûm olan hastanelerimiz, hekimlerimiz var. Düşük nitelikteki bu ürünleri kullanmayı reddeden göz hekimimiz, kalite talep eden hastadan bunun bedelini karşılamasını bekleyecektir. Gerek yurt içinden, gerekse yurt dışından temin edilen ürünlerin standartlarının yetkili makamlarca çok büyük bir titizlikle denetlenmesini beklemek hakkımızdır. Aksi halde bu denetimsizliğin vebalini hekim ve hastalarımızın çekeceği yaşadığımız bazı olaylar açıkça göstermektedir.

Orta Gelir Tuzağından Çıkmanın Yolu: Yüksek Teknoloji Üretmek

Türk Oftalmolojisinin Dünyadaki yeri hakkındaki düşüncelerinizden bahseder misiniz?

Göz hekimlerimizin, oftalmolojinin hemen her alanında, gelişmiş ülkelerdeki meslektaşlarımızın ötesinde becerilere sahip olduğumuzu görüyoruz. Ülkemiz, göz hastalıkları tedavisi yönünden, bölgesel bir merkez olmanın ötesinde, bir dünya üssü olma yönünde hızla ilerlemektedir. Ancak, uluslararası arenada bilimsel çalışmalarımızla da daha iyi yerlerde olmak için daha fazla çaba göstermemiz gerekiyor. Türk Oftalmoloji Derneği, üyelerimizi bu yönde de teşvik edici girişimlerin içindedir. Bilimsel toplantılarımızda üst düzey bilgiler sunulup tartışılmakta, bilimsel yayın organımız bilim adamlarımızın iftihar edeceği bir düzeye doğru hızla ilerlemektedir.

Türk Endüstrisinin Dünyaya açılması, Türkiye’de buluşların artması ve üretimin gelişmesi için neler yapılmalı? Bu konuda meslek kuruluşlarına düşen görevler nelerdir?

Endüstrinin gelişmesi, o alanda faaliyet gösteren her kesimin sorumluluk yüklenmesi sayesinde mümkün olur. Yatırımcı arkasında bu desteği görmek ister. Tıpta bilim insanları olarak, bir yandan geliştirme, bir yandan da klinik uygulamalar aşamasında içinde olacağımız araştırmalarla ulusal endüstriye destek vermek durumundayız. Aslında dünyada da bu böyle olmuştur. Bu işbirliği sayesinde her iki taraf da gelişimlerini sağlayabilmişlerdir.

Türkiye’de onaylı Ar-Ge merkezi bulunan, oftalmoloji alanında üretim yapıp dünyaya ihracat gerçekleştiren uluslararası firmaların var oluşunun ülkemize kattığı değere ilişkin görüşleriniz nelerdir?

Yüksek teknoloji üretmeyen ülkeler orta gelir tuzağından çıkamıyorlar. Bu açıdan Ar-Ge merkezleri endüstri için vazgeçilmezdir. Ülkemizde oftalmoloji alanındaki öncü firmalardan birisi de; VSY Biotechnology’dir. VSY Biotechnology işe ithalatla başlamış, daha sonra Ar-Ge merkezini oluşturarak, inovatif ürünler geliştiren bir yapıya dönüşmüştür. Bu tarz örnek başarı hikâyeleri, biz göz hekimlerinin de önünü açmaktadır. Her şeyden önce, bu ürünlerin tasarlanma, klinik araştırma ve uygulama safhalarında öncelikli olarak yer alma olanağı buluyoruz. Bu da biz Türk hekimlerine yeni ufuklar açıyor.

Kaynak: kocaeligazetesi.com.tr

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.