Tüm Bu Mücadele Nedendi?
Ve Hala Neden Mücadele Etmeliyiz?
Değerli Meslektaşlarım,
Yazıma başlamadan önce hepinizin geçmiş bayramını kutlarım. Bazılarımız bugün işbaşı yaptı, bazılarımız bayram günlerine gün ekleyerek tatillerini uzattı. Her iki durumda da umarım herkes gönlünce bir bayram zamanı geçirmiştir.
Yakın zamanda layık görüldüğüm Optik Sektörü Yılın Lider İş Adamı ödülünü aldığımdaki sevincimi “tarif et” deseler, bayram sevincine eşdeğer bir duygu olarak tanımlarım. Beni bu kadar sevindiren şey ödül almaktan daha çok, internette yasal olmayan kontak lens satışına karşı İstanbul’dan Ankara’ya yaptığım yürüyüşümün sektör dışındaki insanlar tarafından duyulup “fark edilmesi”ydi.
Zaman zaman çeşitli vesilelerle birebir görüşme imkanı bulduğum meslektaşlarımla konuşurken, bu yürüyüş konusu mutlaka açılıyor. Çoğunlukla şöyle bir soru neredeyse hemen her seferinde soruluyor: “Bu kadar uğraşıyorsun, mücadele ediyorsun, neden? Ve bir işe yarıyor mu?”
Nedenleri çok basit.
- Her duyarlı sağlık sektörü mensubu gibi ben de önceliği fertlerin ve toplumun sağlığına veririm. Internet ortamında; kaynağı belli olmayan ürünlerin maalesef kaynağı belli ürünlerin arasına karışarak sahte, kaçak ve süresi geçmiş olarak son kullanıcıya varmasını önleyici hiçbir denetim ve yaptırım mekanizması yoktur. Bu nedenle internetten sağlık ürünleri satışına tamamen karşıyım.
- Internetten optik ürünlerin satışına izin vermek, göz yummak, umursamamak, daha da beteri alet olmak Türkiye’de yerel bağımsız optisyenlik müesseselerinin zayıflaması ve hatta yok olması için gerekli ortamın gelişmesine neden olur. Bu ortam gelişip genişlerse, ortama uyum sağlayamayan yerel bağımsız optisyenlik müesseseleri önce kontak lens satışlarını internete kaybeder, sonra sırasıyla tüm müşterilerinin reklam olanağı geniş yabancı sermayeli küresel zincir mağazalarına gittiğine tanık olur. Internetin nasıl önemli bir reklam aracı olduğunu düşünürseniz ikinci adımın ne hızla geleceğini kolayca hesap edebilirsiniz.
Yıllardır bu konuda mücadele ediyorum. Bu mücadelede, yönetiminde bulunduğum şirketlerden Opak Lens’in çalışma sahasındaki yaygınlığından ve etkinliğinden kaynaklanan gücü kullanıyoruz. İyi ki de mücadele ediyoruz, eğer etmeseydik bugün sektörümüzdeki dengeler farklı gelişirdi.
[Bu konuyla ilgili olarak okumadıysanız, optik sektörüne katkılarımızı anlattığım yazıyı bu yazının en altındaki linke tıklayarak okumanızı öneririm.]
Bilgi çok önemlidir. Her iş sahibinin kendi iş alanı içinde, sektöründe gelişen durumları izlemek, onları çok yönlü bakış açısıyla değerlendirmek, sonra da getireceği artı ve eksileri önceden fark etmek zorunluluğu vardır. Olaylar gelişmeden, büyümeden önce olabilecekleri fark etmek, ancak köklü bir bilgi ve derinlemesine bir bakış açısı ile mümkündür. Bunu, yaklaşan ayak seslerini daha çok uzaktayken duymaya benzetebiliriz. Hem sağlıklı bir kulak, hem duyma ve anlama niyeti, hem de dikkat gerektirir. Ve gereğinde hayat kurtarır.
Yerel bağımsız optisyenlik müesseseleri de bu anlamda çevrelerinde olup bitenleri henüz olaylar gelişmeden, büyümeden fark etmek ve önlem almak için bilgili olmaya çalışmalıdırlar.
Basit gibi görünse de internette kontak lens satışına karşı nasıl tutum aldığınız aslında bu tip bir bilgidir.
- Destekleyen ya da bizzat yapanlar yabancı sermayeli perakende zincirlerin Türkiye’de büyümesini isteyenlerdir.
- Bunu çoğunluğun gözü önünde açıkça yapamayıp, dolaylı yoldan destekleyenler ise sadece kendi kişisel çıkarları için tüm sektörü bir anda yabancı sermayeli zincir mağazalara kurban edebilecek olanlardır.
- Umursamayanlar, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyenler, bu riski küçümseyerek daha uzun yıllar bundan zarar görmeyeceğini düşünenler –ki bunlar maalesef ki çoğunluktadır- iş işten geçtikten sonra sahip olduğu gücü boşa harcadığına bin pişman olarak ne yapacağını şaşıracak olanlardır. Bireysel kazancın değil, birlik olarak, gücünü birleştirerek kazanmanın önemi maalesef kayıp anlarında daha çok anlaşılmaktadır.
- En tehlikeli grup ise başkalarından bekleyenlerdir. Birileri yapsın deyip, yapanların da ne yaptığına ve kimliğine dikkat etmeyerek hareket edenlerdir. Maalesef bu grup için, birinci ve ikinci gruptakilerin piyonu olma riski bulunmaktadır.
Peki, bu tutumların sonucunda kaybeden kim olur? Optik sektörünün yerel kanadı kaybeder. Yalnızca yerel bağımsız optisyenlik müesseseleri değil yerli üreticiler, yerli dağıtımcılar, yerel kanatta hizmet veren tüm kuruluşlar kayba uğrarlar.
- O nedenle bunların dışında bir de beşinci bir grup vardır. Mücadele edenler grubu. Beşinci grupta bilfiil olmak önemlidir. Ancak mücadele edenlerin sayısı artarsa yerel kanat bu işten kazançlı çıkar.
Sektörümüzdeki gelişmeler dünyada yabancı sermayeli kuruluşların küresel olarak nasıl ve ne yönde büyüdükleri hakkında çok net bilgiler veriyor. Üreticiler, marka sahipleri artık dağıtıcılıkla, optisyenlik müesseselerine hizmet vererek büyümektense, doğrudan, hiç aracısız bir şekilde tüketiciye ulaşacak şekilde yatırım yapıyorlar. Ürettiğini doğrudan kendi mağazalarından satacak şekilde ilerliyorlar.
Internetten satış yapmak da onlar için en maliyetsiz kazanma şekli.
Bu bağlamda son kullanıcıya doğrudan satış yapabilen bir fabrika, büyüklüğü ve yaygınlığı nispetinde daha önce kanal olarak kullandığı firmalardan doğal olarak uzaklaşacaktır. Daha önce müşteri olarak hizmet aldığınızı düşündüğünüz bir kurum birden bire size rakip olduğunda ne hissedersiniz?
Hep söyledim, yine söylüyorum, yine söyleyeceğim. Yerel kanata sahip çıkmalıyız. Gün gelip de sahip olduğunuz mağazanın çalışanı olmamak için hepimiz uyanık olmalıyız. Çalışan olmakta elbette bir sorun yoktur ama yarını düşünmeden, bugünkü durumu değerlendirmeden hareket etmek, elimizdeki varlıkların yok olmasına neden olur. Söylemek istediğim budur.
Önce uyanık olmalıyız.
- Marka satışları yaparken ayrıntılı olarak düşünmeliyiz. Hiçbir zaman perakendede rakibimiz olmayacak yerel üreticilerin markalarını tercih etmeliyiz. Son kullanıcı güneş gözlüğü markasını bilerek, isteyerek sorar ama gözlük camı markası sormaz. Soran birkaç kişi varsa bilin ki camda markalaşmayı yaratan gözlükçü/optisyendir. Çerçevede de yerli firmaların markalarını önermeliyiz.
- Internette kontak lens satışının zararlarını çok iyi öğrenmeli, son kullanıcıya çok iyi anlatmalıyız.
- Internette yasa dışı faaliyet gösteren firmaları şikayet ederek, kanunun uygulanması için baskı yaratmalıyız.
- Son kullanıcıya internette satışı yapılmayan kontak lens markalarını tanıtmalı ve satmalıyız.
Ben bu sabah Optik Gazete’deki haberleri okudum ve kendi kendime dedim ki, “bu konuları onlarca keredir yazdım ama bir daha yazacağım. Değişen durumlar ve dünyada olup biten gelişmelerin ışığında olacakların yaklaştığını görebilmek bugün belki biraz daha mümkündür. Belki bugün bizim “olma tehlikesi var” diye altını çizdiğimiz konular “olmaya başladığı” için bilgi daha net görülür ve daha net anlaşılır hale gelmiştir.” Bu nedenle bir kere daha yazmak istedim.
Yazımın başında bahsettiğim “optik sektörüne katkılarımız” yazısını okumadıysanız mutlaka okuyun. Okuduysanız yine bugünkü gelişmeler doğrultusunda bir kere daha okumak sizde daha derin bir etki yaratabilir.
Yerel kanatın bekasını sağlayacak “mücadele edenler” grubuna bir kişi bile kazansak kardır.
Kalın sağlıcakla…
H. Erol Harbi
Opak Lens
Yönetim Kurulu Başkanı