Türk Oftalmoloji Derneği, akıllı lens olarak bilinen göz içi merceklerle ilgili açıklama yaptı
‘Akıllı lens’ olarak bilinen çok odaklı mercekler her hasta için uygun bir seçenek olmayabilir
Türk Oftalmoloji Derneği, katarakt ameliyatı sırasında göze yerleştirilen ve ‘akıllı lens’ ticari ismiyle tanımlanan çok odalı veya üç odaklı merceklerin, hastalara gözlükten kurtulmak için kesin çözüm olarak sunulmakla beraber bu lenslerin herkes için uygun olmayabileceğine dikkat çekti.
Türkiye’deki göz doktorlarını temsil eden Türk Oftalmoloji Derneği, yakın dönemde özellikle pandemi koşullarının da etkisiyle birlikte artan göz şikayetlerine bir tedavi yöntemi olarak sıklıkla gündeme gelen ‘akıllı lens’ ameliyatlarıyla ilgili kamuoyunu aydınlatan açıklamalar yaptı.
Türk Oftalmoloji Derneği Katarakt ve Refraksiyon Cerrahisi Birimi Genel Sekreteri Prof. Dr. Altan Atakan Özcan, halk arasında ‘akıllı lens’ olarak bilinen üç odaklı mercek ameliyatlarının herkes için uygun olmayabileceğini, ameliyat sonrası hastaların uzak ve yakın gözlük ihtiyacı azalsa da, bu merceklerin halen bazı eksik yönlerinin olduğunu, doğal göz merceğimizin optik özelliklerini ve uyum gücünü tam olarak karşılayan mükemmel yapay göz içi merceklerin üretimi için çalışmaların devam ettiğini belirterek önemli açıklamalarda bulundu. Özcan açıklamasında “Akıllı lens olarak adlandırılan merceklerin özelliği çok odaklı olmaları nedeniyle ışığı uzak, orta ve yakın mesafede kırarak kişiye her mesafede gözlüksüz görebilmeyi sağlayabilmesidir. Ancak bu özelliklerinden dolayı standart tek odaklı merceklere göre kontrast görmede azalma ve ışık hassasiyetinde artışa neden oldukları için bu mercekler herkes için uygun olmayabilir. Bu ameliyatlar uygun kişilere yapılmadığı durumlarda hastalar ameliyat sonrası mutsuz olabiliyor. Bu nedenle ‘akıllı lens’ isminin kullanımı uygun değildir.” dedi.
Hastalarda aranan özellikler neler?
Prof. Dr. Altan Atakan Özcan, üç odaklı göz içi merceğinin yerleştirilmesi için hastanın gözünün tüm uygun özellikleri sağlaması gerektiğini belirterek şöyle devam etti: “Bunun için hastanın göz bebeği boyutunun ideal olması, göz yüzeyinin sağlıklı olması, hastada herhangi bir retina hastalığının bulunmaması ve göz tansiyonunun olmaması gerekir. Trifokal göz içi lensleri her hastanın kişilik yapısı ve mesleğine uygun olmayabilir. Ek olarak hastada mevcut olabilecek sistemik rahatsızlıklar da (diyabet, hipertansiyon, romatolojik hastalıklar vs.) ilk anda yaratmasa bile ileride göz rahatsızlığı yaratabilecek potansiyelde ise bu durumlarda da özellikli mercek kullanımı uygun görülmeyebilir.”
“Bazı hastalarımız bu özellikli merceklere “akıllı mercek” adı altında büyük beklentiler yüklemekte, mevcut bazı göz rahatsızlıklarının tedavisinde de (tavuk karası, kornea patolojileri, kornea lekeleri, göz tembelliği) iyileşme sağlayabileceği hatta “göz nakli ile iyileşme” gibi bilim dışı ve gerçek dışı umutlar ile göz hekimlerine başvurabiliyorlar. Bu durumda her hastanın göz muayene bulgularının ve ameliyatının bu özellikli göz içi lenslere uygun olamayabileceği hastalara yeterli vakit ayırarak ayrıntıları ile anlatılmalıdır.”
Lenslerin yan etkileri neler?
Ameliyat sonrasında ışıklarda parlama, halkaların görülmesi, kontrast duyarlılığında azalma gibi bazı yan etkilerin görülebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Altan Atakan Özcan, şunları söyledi: “Bu yan etkiler geceleri daha belirgin olur, hassas ve detaycı kişiler tarafından daha çok hissedilir. Bazı hastalarda hastanın göz muayenesinin lensin yerleştirilmesi için anatomik olarak uygun olmasına rağmen, hastanın mesleği ve psikolojik durumu da gözden geçirilmelidir. Hastanın yaşı, yaşam şekli (sportif/aktif), ihtiyaçları, kişilik yapısı (titiz, müşkülpesent, aşırı mükemmeliyetçi, vs..) mutlaka değerlendirilmeli. Gece çalışmak zorunda olanlar veya şoförlere ışık hassasiyeti nedeniyle bu mercekler uygun olmayabilir. Hastaların en sık yaşadığı mutsuzluk nedeni ışık saçılmaları ve ameliyat sonrası göz numaralarının tam istenilen düzeyde olmamasından kaynaklanır ve hastalar ‘akıllı lens’ şeklinde lanse edilen bu lensler ameliyat sırasında göze yerleştirildikten sonra gözlük numaralarının “sıfırlanacağını” düşünmektedir. Bazı durumlarda tekrar gözlük kullanma ihtiyacı olabileceği veya kontrast ve ışık parlaklığı algılamada problemler yaşayabileceği hastalara ameliyat öncesi mutlaka iletilmelidir. Hastaların ikinci en sık mutsuzluk sebebi göz kuruluğu ve oküler yüzey problemleridir. Hastaların muayene esnasında oküler yüzey yapıları ve kuru göz belirteçleri değerlendirilmeli ve meslekleri ile gün içerisindeki aktiviteleri kuru göz kliniği açısından sorgulanmalıdır.”