24 Mayıs 2018, Perşembe
Bugün dördüncü gün ve üç gündür yollarda en çok gördüğüm şey yarısı dolu pet su şişeleri. İçlerindeki sıvı ise limonata renginde… Anladığım o ki insanların uygun bir benzincide durup, arabadan inip hacet görmeye dahi zamanları yok. Arabada boş şişelerle hallediyorlar. Ama doğaya karışacak atıkların pet şişeler içinde çevreye atılması çok üzücü…
En çok şaşırdığım şey ise yol boyunca birçok boş mermi kovanına rastlamak. Buna hiç anlam veremedim. Demek ki arabada giderken yol boyu ateş ediyor insanlar… Garip geldi bana çok. Ve ürpertici…
Bu arada ayaklarım gerçekten haşat oldu. Yol ekibinden sevgili arkadaşım Murat İnan’ın bakımı olmasa ayaklarım beni bu kadar yürütmez. Kendisi her akşam ayaklarıma pansuman yaparak acımı hafifletti. Sağ olsun, var olsun. Artık su toplayan yerler katılaşıp nasırlaşmaya başladı ama yine de günün sonuna doğru ister istemez iyice aksamaya başlıyorum.
25 Mayıs 2018, Cuma
Bu fotoğraftaki görüntü de başka türlü ürpertti. Yolda, ölü bir yılan. Sanki biri bir şey vurup öldürmüş. Karşıya geçmek zavallıya kısmet olmamış.
Bugün hava serin. Allah yardım ediyor, çok şükür. Bir molada durup şirketteki işlere baktım. O sırada arkadaşlar fotoğrafımı çekip şirkete yollamış. Bir WhatsApp grubumuz var, yürüyüşün arka planını koordine eden arkadaşlarımızla, yürüyen benim ve refakat eden üç arkadaşımın bulunduğu bir grup.
Bu resim grupta paylaşılınca altına şirketten bir arkadaşımız şöyle bir yorum yapmış: “Erol Bey’in bu fotosu www.korsanlensehayir.com sitesindeki hacker’a benzemiş.” Diye. Oysa yaptığım her şeyle göz önündeyim, sadece terli başımı serin rüzgardan koruyordum.
Opak Lens Satış Müdürü Cem Dinçaslan gün içinde bize yakın optik mağazaları ziyaret ediyor, şubelere gidiyor, arada da mola yerlerimizde yanımıza geliyor. Bugün sabah molası sırasında yine uğradı, karşılıklı konuşurken yola çıkmadan önce harita üzerinde çizdiğimiz rotaya bakıp seçtiğimiz yolu değiştirmeyi önerdi. Biz Abant’tan sonra otobandan gitmeyip, güneydeki daha sakin bir yoldan gitmeyi planlamıştık. Ancak o yolun üzerindeki yerleşim yerlerinin azlığının yaratacağı sorunları dile getirince ben de ikna oldum. Değiştirmeyi planladığımız yol önceki yoldan 15-20 kilometre daha uzun olacak, ancak konaklama ve mola yerleri açısından da daha uygun yerlerde durmuş olacağız.
Ben onun bu söylediklerini kabul edince, sağ olsun kendisi arabayla sürekli gidip gelerek yeni güzergahımızı fiziksel olarak kontrol etti, planladı ve bize yepyeni bir yürüyüş yolu çizdi. Kendisine bu yoğun desteğinden ötürü tekrar teşekkür ediyorum. Hemen koordinasyon ekibine bildirdik ve Optik Gazete’de duyurduk. Güzergahımız değişti.
26 Mayıs 2018, Cumartesi
Sürekli tırmanış halindeyim. Yürüyüş yolum çok güzel, Bolu, Abant çevresinin müthiş doğasında yürümek çok zevkli. Ama sürekli yokuş yukarı gider bir halde olduğum için ilk günlerden daha fazla yoruluyorum.
Öğlenleyin bulduğumuz bir mola yerinde nefis bir alabalık yedik. Renkli bir sima ile karşılaştık ve kendisini “dul ve bekar-özgür ve hür” olarak tanımlayan alabalık çiftliği sahibi Yusuf Saruhan ile sohbet ettik. Neden internetten kontak lens alınmaması gerektiğini öğrendikten sonra “ben anladım, istersen anlatabilirim” dedi. Biz de anlattıklarını bir videoya çektik. Ancak anlatırken ben ona hem kontak lensi hem de gözlüğü anlatmıştım. Yusuf amca kontak lensi boş verip, gözlükleri anlattı.
Bugün bir de küçük bir saldırıya uğradım. Normalde elimde değnekle yürüyorum. Ama o sırada değneğim yoktu. Yokuş yukarı giderken birden uzaktan yolumuzu kesen bir başka yoldan koşarak gelen köpekleri fark ettim. Kocaman 5 tane köpek. Deli gibi geliyorlar. Yiğitliğin dörtte üçü kaçmakmış. Anında geriye dönüp koşmaya başladım ve arkamdan takip eden minibüse atladım. Hemen camları kapattık. Aramızda epey mesafe vardı ama yine de minibüse binene kadar onlar tarafından kovalanmaktan korkmadım desem yalan olur. Benim koşarak minibüse atlamamla birlikte minibüsü kullanan arkadaşım gülme krizine yakalandı. Kim bilir o korkulu halimle nasıl koşturdum. Gülmek bulaşıcı bir şey, ben de korkum dağılınca gülmeye başladım.
Minibüsle hızlanıp ilerleyince köpeklerden ikisi bir süre daha takip edip sonra peşimizi bıraktılar.
Köpekler geride kalıp görünmez hale gelince tekrar indim ve yürümeye devam ettim.
Bu yolculukta bir motokaravan ve bir minibüsle üç arkadaşım bana eşlik etti. Motokaravan genelde önden gidip mola noktasında bekliyordu. Minibüs ise sürekli beni arkadan takip ederek ilerliyordu. Abant’a doğru kıvrılarak çıkan o ağaçlıklı yolda tek başına olsaydım o köpeklerle ne yapardım, hiç bilmiyorum. Açıkçası düşünmek de istemiyorum.
Bugün bu köpek saldırısı dışında güzel bir gündü. Ailem ve iş arkadaşlarım geldi. Oğullarım ve yeğenim yolun bir kısmını benimle yürüdüler. Yürüyüşümün en güzel anlarıydı.
Ayrıca bugün günlerden Beşiktaş. Beşiktaş Çarşı grubundan birkaç kişi ve milli amigo Şevşek Ali de beni desteklemeye geldi. Çok gurur duydum. İnsanın tuttuğu takımı desteklemesi çok olağan bir şey, ama tuttuğu takım tarafından desteklenmek kendimi çok iyi hissettirdi…
Hava çok serindi bugün, hatta bir ara yağmura yakalandık.
Bu arada Abant’ta bir toplantıda bulunan bir sektör mensubumuz, İstanbul’daki Aslan Optik’in sahibesi Ayla Aslan, bizim karavanı görüp otele gelip beni sormuş. O sırada lobide olan iş arkadaşlarım kendisiyle oturup sohbet etmişler. Ben o sırada günlük yürüyüşümü tamamlayıp, otel ortamında duş yapabilmenin sevincini yaşayarak odaya çıkmıştım. Lobiye indiğimde gitmişti, kendisine yetişip konuşamadım ama karavanı görüp gelmesine çok sevindim.
Ailemle ve ziyarete gelen arkadaşlarımızla iftar yaparken gözlerim kapanıyordu. Yorgun ama mutluydum.