Durduran yok ama uğraşanda mı yok?
Hızla Büyüyen
Markalı Reçete Problemini
Nasıl Durdururuz?
STK' lara Açık Mektup
Değerli Meslektaşlarım,
Gün geçmiyor ki optiklerden göz hekimi reçetesi üzerinde veya ilişiğinde gözlük camı markası olduğuna ilişkin şikayet gelmesin! Bazı küresel yabancı firmalar baktılar ki durduran yok, markalı reçete problemi dozunu arttırdıkça arttırdı.
Durduran yok ama uğraşanda mı yok?
Neyse ki, henüz etkili sonuçlar alınmasa da, uğraşanlar var. Ancak bir an önce sonuç alıp problemi tümüyle ortadan kaldırmamız gerekiyor ki, markalı reçete sorununun akıbeti, internetten yasal olmayan kontak lens satışına benzemesin!
Dönüp tek tek Optik Gazete yazılarına baktım ve bu konuda ne kadar çok haber çıktığımızı gördüm. Durumun ne kadar vahim olduğunu siz meslektaşlarımıza bildiren yazılarımızı gözden geçirdim.
- Optik Gazete’den tüm Optisyen-Gözlükçüler Oda’larını ve Türk Optisyen-Gözlükçüler Birliği’ni göreve çağıran yazılarımızı,
- Opak Lens olarak Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihazlar Kurumu’na, Türk Oftalmoloji Derneği’ne, Tabipler Birliği’ne, tüm Tabip Odaları’na; elimize geçen ispat belgelerini de eklemek suretiyle gönderdiğimiz şikayet yazılarından yaptığımız haberleri;
- Bu haberlere bazılarından gelen cevapları ve
- Bizi cevaplayarak harekete geçen bazı bölgelerdeki Optisyen-Gözlükçüler Oda’larına teşekkür yazılarımızın yer aldığı haberleri
incelemek isterseniz bu yazının en altındaki linkleri tıklayarak okuyabilirsiniz.
Şimdi adım adım ilerleyelim…
Bu sorun çözülmez ise ne olur?
Sektörümüzde haksız rekabete yol açan “oftalmik camda markalı reçete sorunu”nun bir an önce sonuçlandırılması şarttır. Sonuçlandırılmadığı takdirde bugün tüm optiklerin hakkının yendiği “internette yasal olmayan kontak lens satışı”nın geldiği dönülmez ve zararları onarılamaz noktaya geliriz.
Hatırlayınız, internette yasal olmayan kontak lens satışı da böyle böyle çoğalmıştı. Yazdık, çizdik, konuştuk, yürüyerek karşı durduk, biraz önünü aldık derken, pandemide iş çığırından çıktı; şimdi internet satışları aldı başını gitti. Neden? “Oda olalım, birlik olalım, bakın neler yapacağız. Dernekle iş çözülmüyor, Oda olalım. Bizi seçin. O zaman bunların tümüne nasıl sekte vuracağımızı göreceksiniz,” diyenlerden şimdi bu işi neticelendirmelerini bekliyoruz.
Bu noktada hemen belirtmeliyim ki; markalı gözlük sorunsalıyla ilgili hiçbir şey yapılmamış değil! Aksine şahsen iletişimde olup takip ettiğim için, bu konuda bazı oda ve derneklerin aksiyon aldıklarını biliyorum.
Örneğin, yakın zamanda bu konuda bir dernek yöneticisinin konuyu haksız rekabet bağlamında ele alıp gerekli mercilere başvuruda bulunduğunu duydum. Her ne kadar kendisiyle bazı görüş ve fikirlerimiz birbirinden farklı olsa da, sektörümüzün hayrına olacak bu tür girişimleri destekliyorum ve bunu iyi bir gelişme olarak yorumluyorum.
Bir önemli örnek çalışma daha var. Bir zamanlar yaptığımız bir haber üzerine İstanbul Optisyen-Gözlükçüler Odası hemen harekete geçmişti, ancak onların çalışması da sonuçsuz kalmış, bu konuda etkili olabilmek için Türk Optisyen-Gözlükçüler Birliği’nin kesintisiz, odaklı ve çözümü sağlayana kadar çalışması gerektiği ortaya çıkmıştı. Bugün bu konuda atılan adımlar yavaş yavaş sonuç vermeye başladı.
Şu anda hangi noktadayız?
Şimdi bu noktadan sonra yapılanları sizinle paylaşmak istiyorum ki yolumuzu görebilelim.
İstanbul Optisyen-Gözlükçüler Odası 1 Kasım 2023 tarihinde, ilişiğinde örnek belgeleri de sunarak, yasal durumu net bir şekilde ortaya koyacak şekilde Türk Optisyen-Gözlükçüler Birliği Merkez Heyeti Başkanlığına markalı reçeteleme problemini resmi bir yazı ile iletmiştir. (Yazı 1: Yazıya ulaşmak için linke tıklayınız.)
Bu yazı sonucunda Türk Optisyen-Gözlükçüler Birliği’nin harekete geçtiğini, 30 Kasım 2023 tarihinde kendilerine Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından gönderilen cevap yazısından anlıyoruz.. (Yazı 2: Yazıya ulaşmak için linke tıklayınız.)
Bu yazışmalar üzerine 1 Aralık 2023 tarihinde de Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun devreye girerek, konuyu illerde bulunan ilgili sağlık kurum ve kuruluşlarına bildirmek üzere bir dağıtım yaptığını biliyoruz.(Yazı 3: Yazıya ulaşmak için linke tıklayınız.)
Ve 7 Aralık 2023 tarihinde Birlik’in, İstanbul Optisyen-Gözlükçüler Odası’na gerekli işlemleri yapmış olduklarını ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun bahsi geçen şikayetlerle ilgili somut bilgi ve belgelerle İl Sağlık Müdürlükleri’ne başvurulması konusunda kendilerine dönüş yaptığını resmi bir yazı ile bildirdiğini görüyoruz.(Yazı 4: Yazıya ulaşmak için linke tıklayınız.)
Yapılan bu çalışmalara öncü olmaları sebebiyle İstanbul Optisyen-Gözlükçüler Odası’na teşekkür ediyorum. Sorumluluk alanında bulunan bu problemi görev bilinci ile gündeme getirmelerinden gerçekten takdire şayandır. Ancak konu çözümlenene kadar peşini bırakmadan çalışmalarının da çok çok gerekli olduğunu düşünüyorum.
Geçmişten ders almalıyız…
Zamanında internette yasal olmayan kontak lens satışlarında maalesef dernekler gereğini yapıp sorunu en başta çözmek için gereken adımları atmamışlardı. Bundan ders almamız gerekiyor.
Bu noktada yanlış anlaşılmamak için bir açıklama yapmak isterim: Kesinlikle internette satışa karşı değilim, ancak internette sağlık ürünü satışına karşıyım. Bu yasa dışı bir uygulamadır. Bizim şirketlerimizde birinci prensip yasalara uymaktır. Biz de ticaret yapıyoruz ama yasalara uyuyoruz, vergimizi tam ve zamanında ödüyoruz. Sektörümüz, toplumumuz ve ülkemizin gelişmesi için üzerimize düşeni yasalar ve etik kurallar çerçevesinde hiç aksatmadan yapıyoruz.
Bu noktada internette kontak lens satışına sağlık unsuru nedeniyle karşı olmama rağmen, yasa çıksa ve kontak lenslerin internette satışı serbest bırakılsa; “demek ki sağlık riskine karşı önlemler alındı, bu durum yasallaştıysa biz de internetten satışa başlayabiliriz,” diye yola devam edebiliriz. Ve emin olun herkesten de iyi yaparız. Ancak şu anda yasaya riayet etmeyenler yüzünden hem sağlık riski oluşuyor, hem haksız rekabet ortamı oluşuyor. Yasaya uyanların açık açık hakkı yeniyor.
Şimdi tıpatıp aynı durumu oftalmik camların marka ile reçetelenmesi konusunda da yaşıyoruz. Olan biteni incelediğimizde durum vahim görünüyor!
- Kullanıcıya reçetede marka vermenin bir yararı var mı? Yok. Tam tersine, yapılan doktor çalışmasının maliyetlerinden dolayı kullanıcı daha yüksek fiyatlarla gözlük camı alıyor.
- Optikler de istemeseler de kendilerine perakende de rakip olan üreticilerden bile ürün almaya mahkum oluyorlar. Ve küresel finansal gücün karşısında varlık gösteremeyerek zarara uğruyorlar.
- Göz hekimleri de bilmeden buna alet oluyorlar. Bu ziyaretleri ilaç firmalarından alıştıkları doktor ziyaretleri olarak görüp, reçete ile gözlük camı markasının verilmesinin yasal olmadığı bilgisine sahip olmadıkları için deontolojiye aykırı hareket ettiklerinin farkına varmıyorlar.
- Tekelleşme riskinin artması da cabası!
- Bu yasa dışı uygulamadan dolayı en büyük zararı görenler de bizim gibi, çoğunluğu yerel marka sahibi olan oftalmik cam üreticileri oluyor.
Bu kumpastan nasıl kurtuluruz?
Bu tam bir kumpas! Yasalara riayet edenler haksızlığa uğruyor.
Ve maalesef bana öyle geliyor ki; küresel yabancı firmalarla kötü olmamak için kimse sesini çıkarmıyor. Oysa ortada kocaman bir haksız rekabet sorunu var!
Yetkili kurumların böyle bir sorunu çözmek için iki yolu var.
- Ya yasaların uygulanmasını sağlamalılar,
- ya da yasaları değiştirip herkese aynı imkan tanımalılar.
Asıl olan yasaların uygulanmasıdır! Bizim de isteğimiz bu yöndedir.
Ancak yasaların uygulanması sağlanamıyorsa, o zaman da gözlük camında doktor çalışmasının herkese serbest bırakılması gerekmektedir. Bu durumda biz de pazarlama gücümüzü ortaya koyar, adil bir rekabet ortamında kendi doktor çalışmamızı yürütebiliriz.
Son söz…
Birlik Başkanımıza, Oda Başkanlarımıza ve sektörümüzün tüm Sivil Toplum Kuruluşları yöneticilerine huzurlarınızda bir kez daha sesleniyorum...
Bugüne kadar yaptıkları çalışmaların çok yerinde olduğunu, ancak sonuca götürmekte yeterli olmadığını düşünüyorum.
Maalesef yasaların uygulanmaması aşamasında sıkışıp kalıyoruz!
Peki ne yapılmalı?
Bu noktada yasaların mevcut olup uygulanmamasından ortaya çıkan sonuç haksız rekabettir. Öyleyse bu problemin artık mutlaka Rekabet Kurumu’na bildirilmesi gerekmektedir. Bu bilgiyi vermekle ilgili sorumluluğun da Birlik ve Odalara ait olduğunu düşünüyorum.
İşte konu, bu noktada biraz çetrefilleşiyor. Neden?
Hepimiz, net olarak, oftalmik camda marka ile reçelendirme çalışmasını yürüten firmaların kim olduğunu tek tek biliyoruz. Belgeleriyle ortadalar zaten…
Oda başkanlarının da, bir yandan sektörü temsil eden Sivil Toplum Kuruluşu yöneticisi kimliklerinin yanında, kendi optik mağazalarında ya da kuruluşlarındaki ticari kimlikleriyle iş yaptıklarını da biliyoruz. Elbette ki günlük hayatta bir işlerinin olması çok doğal. Ama iki kimlikli olmanın çeşitli noktalarda ikilem doğurması da doğal…
Şimdi soruyorum; ticari kimliğinizle iş birliği yaptığınız firmalarla, STK yöneticisi kimliğinizle mücadele ettiğiniz firmalar aynı olursa ne olur?
Bu sorunun iki cevabı var:
- STK kimliğinizle mücadele ettiğiniz konularda sizinle aynı tarafta olan firmalarla iş birliği yapıyorsanız bir problem yaşamazsınız. Hatta ortaya büyük bir sinerji çıkar.
- Ancak STK kimliğinizle mücadele ettiğiniz firmalarla, ticari kimliğinizle iş birliği yaptığınız firmalar aynıysa ciddi bir şekilde arada kalabilirsiniz.
İkinci cevabı veren Oda Başkanları için zorlu olan bu durumdan adil bir sonuçla çıkmak için ölçü “ADALET”tir. Ölçü birimi “YASA”lardır. STK kimliği yasalara uyan firmaların yanında olup, kendi şahsi ticaretine zarar dahi verse, o firmaların hakkını korumayı gerektirir. Bu da cesaret ister!
Böyle bir ikilem içinde ticaretinizi önceliklendirdiğinizde, STK kimliğinizin içi boşalır ve STK kimliğiniz ticaretinizi daha da güçlü hale getirmek için kullandığınız bir araç haline gelir ki, bu da sektörün de içini boşaltmak anlamına gelir.
STK kimliğiniz yasalara uyan firmaların hakkını korumanız için size seçim yoluyla veriliyor. Yasaları hiçe sayan firmaları göz ardı etmek ise, yasalara uyanların hakkını yemek demek! Bu noktada biz yerli üretici olarak yasalara her zaman uyduk. STK yöneticilerinin bu noktada kendi ticari kaygılarını öne koymadan, ya yasalar nezdinde bu uygulamaları serbest bırakmaları ya da cesaret gösterip yasalara uymayanlarla mücadele etmeleri gerekir, -ki biz sektörümüzün gelişmesi ve toplumun göz sağlığının korunması için her zaman ikinci yolu tercih etmelerini isteriz.
Birlik Başkanımız ve Oda Başkanlarımızdan Rekabet Kurumu’na dosya sunmalarını bekliyor, bu konuda bir çalışmaları varsa bizi de haberdar etmelerini istiyoruz. Bu konuda yapılacak çalışmalara başta sahadan toplanacak belgeler olmak üzere, her türlü desteği vermeye hazırız.
Bu çağrımıza acilen bir cevap alamadığımız takdirde “iş yine başa düştü” diyerek, kendi koşullarımızla kendi mücadelemizi verip, kendimiz yasal yollara başvurarak uğradığımız haksızlığa çare aramaya devam edeceğiz demektir.
Kalın sağlıcakla…
H. Erol Harbi
Yönetim Kurulu Başkanı
Opak Lens A.Ş.
Akay Optik A.Ş.
Cihan Medikal A.Ş.
Harbi optik
Yazıda Bahsedilen Haberlerimiz
https://www.optikgazete.com/gundem/recete-ile-marka-yonlendirmesi-icin-gelen-cevap-h6435.html
https://www.optikgazete.com/gundem/recete-ile-optik-cam-markasina-yonlendirme-h6641.html
https://www.optikgazete.com/gundem/recete-ile-yonlendirme-hak-arayisi-h6309.html
https://www.optikgazete.com/gundem/recete-ile-markaya-yonlendirmenin-perde-arkasi-h6258.html
İlgili Galeriler