Göz hastalıklarının tedavisinde yaklaşık 30 yıldır uygulanan göz içi ilaç enfeksiyonu yönteminin yüksek başarısından ve verimliliğinden bahseden Bahçecioğlu, bu yöntemin direkt retinaya ulaşması ve hastalıklı bölgeye etki etmesi sebebiyle diğer organlar ve dokulara bir zarar gelmediğini ve etkisinin arttığını dile getirdi.
Göz İçi İlaç Enjeksiyonu Nedir?
Göz içi ilaç enjeksiyonu yöntemi, retinada daha yüksek oranda bulunan vasküler endotelyal büyüme faktörünün fizyolojik etkilerinden kurtulmak için uygulanmaktadır. Bu fizyolojik etkileri ortadan kaldırmak için göze, enjeksiyon yöntemiyle Anti-VEGF özelliği taşıyan ilaçlar enjekte edilir. Etken maddesine göre, ticari kullanımda üç adet Anti-VEGF tedavi yöntemi vardır. Bevacizumab, Ranibizumab, Aflibercept olarak adlandırılan bu ajanlar dünyada retina tedavisinde en yaygın olarak kullanılan türlerdir. Bu yöntemde kornea adı verilen saydam tabakanın birkaç milim gerisinde yer alan beyaz tabakadan göze ilaç uygulanır. Öncesinde uygulanan damla anestezisi sayesinde hastanın herhangi bir acı hissetmemesi sağlanır ve ileride körlüğe dahi sebep olabilecek hastalıkların bu basit ve ağrısız yöntemle ortadan kaldırılması sağlanır.
Göz İçi İlaç Enjeksiyonu Kimlere Uygulanır?
Vasküler Endotelyal Büyüme Faktörü, vasküler geçirgenliği artırarak yeni damar oluşumlarına sebep olur ve bu oluşumların yarattığı kanama sebebiyle ilerleyen dönemlerde görme kaybını ortaya çıkarabilecek sonuçlar doğurur. Bu nedenle, diğer dokular için herhangi bir zarar teşkil etmemesi sebebiyle göz içi ilaç enjeksiyonu yöntemi yaşlılarda görülen sarı lekeler, retinal damar tıkanıklıkları, şekere bağlı olarak retinada görülen bozukluklar (diyabetik retinopati), prematüre doğumla dünyaya gelen ve vücut ağırlığı normalin altında kalan bebeklerde görülebilen erken doğan retinopatisi gibi hastalıklardan muzdarip kişilerin tedavisinde uygulanmaktadır. Retinayla ilgili daha pek çok klinik çalışmada Anti-VEGF'ler yaygın ve ağrısız bir tedavi yöntemi olarak değerlendirilmektedir.
Enjeksiyon tedavisi öncesinde hastanın gözüne damlayla antestezi uygulanır. Kirpikleri ve göz kapakları temizlenen hasta operasyona hazır hale getirilir. Tedavinin ardından hastaya antibiyotik damla verilir. Anti-VEGF ajanları 4-6 haftalık aralıklarda üç kez daha göz içi enjeksiyon yöntemiyle tekrar uygulanır.
Tüm tedavi yöntemlerinde olduğu gibi göz içi ilaç enjeksiyonunda da çeşitli yan etkiler ve komplikasyonların gelişme ihtimali mevcuttur. Binde 2 oranında göz içi enfeksiyon (endoftalmi) görülebilir. Enjeksiyon yapılan bölgede kırmızılıklar görülebilir ancak bunlar birkaç gün içinde herhangi bir sorun teşkil etmeden yok olurlar. Görülen diğer komplikasyonlar için nadiren de olsa göz tansiyonunun geçici bir süreyle yükselmesi, katarakt ve retina katmanları arasına sıvı dolmasından söz edilebilir.
Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Halil Bahçecioğlu
Kaynak: Haberler.com
Göz içi ilaç enjeksiyonu yöntemi, retinada daha yüksek oranda bulunan vasküler endotelyal büyüme faktörünün fizyolojik etkilerinden kurtulmak için uygulanmaktadır. Bu fizyolojik etkileri ortadan kaldırmak için göze, enjeksiyon yöntemiyle Anti-VEGF özelliği taşıyan ilaçlar enjekte edilir. Etken maddesine göre, ticari kullanımda üç adet Anti-VEGF tedavi yöntemi vardır. Bevacizumab, Ranibizumab, Aflibercept olarak adlandırılan bu ajanlar dünyada retina tedavisinde en yaygın olarak kullanılan türlerdir. Bu yöntemde kornea adı verilen saydam tabakanın birkaç milim gerisinde yer alan beyaz tabakadan göze ilaç uygulanır. Öncesinde uygulanan damla anestezisi sayesinde hastanın herhangi bir acı hissetmemesi sağlanır ve ileride körlüğe dahi sebep olabilecek hastalıkların bu basit ve ağrısız yöntemle ortadan kaldırılması sağlanır.
Göz İçi İlaç Enjeksiyonu Kimlere Uygulanır?
Vasküler Endotelyal Büyüme Faktörü, vasküler geçirgenliği artırarak yeni damar oluşumlarına sebep olur ve bu oluşumların yarattığı kanama sebebiyle ilerleyen dönemlerde görme kaybını ortaya çıkarabilecek sonuçlar doğurur. Bu nedenle, diğer dokular için herhangi bir zarar teşkil etmemesi sebebiyle göz içi ilaç enjeksiyonu yöntemi yaşlılarda görülen sarı lekeler, retinal damar tıkanıklıkları, şekere bağlı olarak retinada görülen bozukluklar (diyabetik retinopati), prematüre doğumla dünyaya gelen ve vücut ağırlığı normalin altında kalan bebeklerde görülebilen erken doğan retinopatisi gibi hastalıklardan muzdarip kişilerin tedavisinde uygulanmaktadır. Retinayla ilgili daha pek çok klinik çalışmada Anti-VEGF'ler yaygın ve ağrısız bir tedavi yöntemi olarak değerlendirilmektedir.
Enjeksiyon tedavisi öncesinde hastanın gözüne damlayla antestezi uygulanır. Kirpikleri ve göz kapakları temizlenen hasta operasyona hazır hale getirilir. Tedavinin ardından hastaya antibiyotik damla verilir. Anti-VEGF ajanları 4-6 haftalık aralıklarda üç kez daha göz içi enjeksiyon yöntemiyle tekrar uygulanır.
Tüm tedavi yöntemlerinde olduğu gibi göz içi ilaç enjeksiyonunda da çeşitli yan etkiler ve komplikasyonların gelişme ihtimali mevcuttur. Binde 2 oranında göz içi enfeksiyon (endoftalmi) görülebilir. Enjeksiyon yapılan bölgede kırmızılıklar görülebilir ancak bunlar birkaç gün içinde herhangi bir sorun teşkil etmeden yok olurlar. Görülen diğer komplikasyonlar için nadiren de olsa göz tansiyonunun geçici bir süreyle yükselmesi, katarakt ve retina katmanları arasına sıvı dolmasından söz edilebilir.
Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Halil Bahçecioğlu
Kaynak: Haberler.com
İlgili Galeriler