Hastalığın öyküsü ortalama 6 ay gibi kısa bir süredir. Başvurma süresinde gecikme, hiç kuşkusuz hastalığın tedavisinde güçlüğe ve hastalığın tekrarlama oranında artışa yol açabilir.
‘Göz kanlanması göz tümörü belirtisi olabilir mi?’
Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Şeyda Atabay, konu hakkında bilgi verdi.
Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Şeyda Atabay, konu hakkında bilgi verdi. Tümörlerin tanısının diğer bazı konjonktiva lezyonlarına benzeyebildiği için zor olduğunu kaydeden Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Şeyda Atabay, “Konjonktiva; göz kapaklarının iç kısmını ve gözümüzün beyaz tabakası yani skleranın ön kısmını örten ince, saydam, müköz membrandır. Göz dokularını korumak amacıyla kornea hariç tüm göz yüzeyini örterek ilk savunma aracı olarak görev alır. Bu nedenle gözlerimizle ilgili bir problemde ilk tepki veren ve bu tepkisini kızararak, kanlanarak, çapaklanarak, batma hissi yaparak gösteren bir zardır.
Normal sağlıklı durumda beyazımsı bir renk olduğundan gözükmeyip, en ufak bir rahatsızlıkta yoğun kan damarları içerdiğinden aşırı kanlanarak kırmızı bir renk alır” dedi. Hastaların başvuru anındaki en sık şikâyetlerinin büyüyen kitle şeklinde olduğunu ifade eden Op. Dr. Atabay, “Bundan başka kızarıklık, şişlik, batma, çapaklanma olabileceği gibi bazen ise gözlük muayenesi için başvuran bir hastada rastlantısal olarak tanı konulmaktadır. Bu lezyonların erken tanı ve tedavisi hastanın görsel yeteneklerinin korunmasında, kozmetik deformite gelişiminin engellenmesi ve göz kaybının önlenmesinde önemlidir” diye konuştu. Öykünün tanıda büyük önem taşıdığını belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Şeyda Atabay, şu ifadeleri kaydetti: “Hastada daha evvel konjonktivada öncü bir lezyon saptanıp saptanmadığı, travma geçirip geçirmediği, petrol ürünlerine maruziyet, sigara içimi, kronik viral enfeksiyon hikayesi, sistemik hastalıkları ve kullandığı ilaçlar gibi sorular sorulur.
Hastalığın öyküsü ortalama 6 ay gibi kısa bir süredir. Başvurma süresinde gecikme, hiç kuşkusuz hastalığın tedavisinde güçlüğe ve hastalığın tekrarlama oranında artışa yol açabilir. Hastalara tam bir oftalmolojik muayene gerçekleştirilmelidir. Ek olarak lezyonların varlığı, yaygınlığı, yerleşim bölgesi muayene edilir. Metastatik hastalık olup olmadığı incelenmelidir.
Görüntüleme yöntemleri olarak Ultrasonografı (USG), Bilgisayarlı Tomografi (BT), Manyetik Rezonans (MR) kullanılabilir. Kesin tanı biopsi ile konur. Bu hastalık grubunun tedavisinde cerrahi olarak tümörün temizlenmesi, ek krioterapi, intraoperatif antineoplastik ajan kullanılması, postoperatif antineoplastik ajan kullanılması, enükleasyon, egzenterasyon, radyoterapi ve palyatif tedavi gibi çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Konjonktiva neoplazilerinin tedavisi için tek bir yaklaşım yoktur. Her hasta ayrı ayrı ele alınmalıdır. Birçok tedavi yöntemi kullanılsa da primer tedavi cerrahidir. Defekt küçük olduğunda primer kapama teknikleri ile kapatılabilir. Ancak çoğu vaka büyük tümörlerdir. Büyük defektlerde konjonktival flep, karşı gözden konjonktival greft, ağız mukoza grefti veya son zamanlarda tercih edilen amniyon membran transplantasyonu uygulanabilir.”
Kaynak: www.trakyagazetesi.com.tr
İlgili Galeriler