Gözlüğün icadından önce camın tarihine kısaca değinmek gerekir.
Gözlüğün Tarihine Kısa Bir Bakış!
İnsanlarda görme kusuru, doğuştan gelebilir ya da sonradan kazanılabilir. 13. yüzyıla kadar görme sorunları yaşayan kişiler, hayatını bu şekilde geçirmek zorunda kalıyordu. Yakındaki ya da uzaktaki nesneleri net göremeyen kişi gözlerini kısarak görmeye çalışıyor, bunun sonucunda göz sağlığı hızlı bir şekilde bozuluyordu. Bugün artık birçok kişinin yüzünün doğal bir uzantısı haline gelen gözlüğün yokluğunu hayal edemiyoruz.
Gözlüğün icadından önce camın tarihine kısaca değinmek gerekir. Yaklaşık 4 bin yıl önce yaşayan insanlar, "camın özel bir formunun" nesneleri büyüttüğünü fark etmişti. Girit'te yapılan kazılarda da milattan önce 10. yüzyıla ait cam örneklerine rastlandı. M.S. 965 yılında doğan Ebu Ali EL Hasan İbn El Haytam'a kadar bu alandaki bilgiler neredeyse yok gibiydi.
El Haytam, optik biliminin temelini attı
El Haytam, "Kitab'ül Menazır" adlı eserinde "lensler ve görme optiği" üzerine yaptığı çalışmalarını yayımladı. Haytam'ın bu eseri "Ortaçağ'daki optik biliminin" zirvesini temsil etmiştir ve temel eser olarak kabul görmüştür.
Görmenin nasıl gerçekleştiğini ortaya koydu
Kendisinden önce optikle ilgili yapılan çalışmalar "İyonyalı filozofların" araştırmalarıyla sınırlıydı. Optikle ilgilenen bu filozoflar, görmenin yapısını bugün bildiğimizden farklı algılıyorlardı. Onlara göre görme, gözümüzden çıkan ışınların cisim çarpıp geri dönmesi sonucunda gözümüzde oluşan görüntülerden ibaretti. El Haytam ise çalışmalarında bugün bildiğimiz optik kanunlarını ortaya koydu.
El Haytam, görmenin, gözümüzden yansıyan ışıkla değil, nesnelerden gelen ışığın gözümüzde görüntüler oluşturmasıyla oluştuğunu ortaya koydu. Bu önemli bilim insanı, optik çalışmalarını yedi kitapta bir araya getirmiştir.
Kitapta şu konular yer almaktadır:
- Görmenin yapısı,
- Nesnelerin net ayrımı,
- Gözün nesneleri nasıl algıladığı,
- Optik yanılgı ve yansıma kuralları,
- Farklı ortamlardaki ışık geçirgenliği,
- Ayna akisleri,
- Dioptri ve katoptrik araştırmaları
Nesnelerin görünümlerinin değişmesinin ilkelerini ortaya koyan optik bilimi, merceğin ve gözlüğün de temelini oluşturur. Haçlı Seferleri'yle Avrupa'ya taşınan optik bilimi, gözlüğün icadına giden yolun taşlarını döşedi.
İtalya'nın kuzeyinde bulundu
Gözlüğün ilk olarak İtalya'nın kuzeyinde kullanıldığı düşünülüyor. Gözlüğü kimin icat ettiğine dair farklı bilgiler vardır. Bazı kaynaklara göre gözlüğü, "deneysel bilimin öncülerinden" Roger Bacon (1220-1292) bulmuştur. Bacon, Doctor Mirabilis (olağanüsüt bilgin) olarak adlandırılıyordu. Bir diğer bilgiye göre ise gözlüğü, Floransalı mucit Salvino Degli Armati (1258-1317) icat etmiştir.
Okuma taşları
İtalya'nın kuzeyinde bulunan Murano'daki cam atölyelerinin, gözlüğün icadına büyük katkısı olduğu belirtiliyor. Bu bölgede "okuma taşı" olarak bilinen mercekler, kağıdın üstüne konuluyor ve yazının okunmasını sağlıyordu. Fakat bu mercekler konveks (dışbükey) olarak şekillendirilmişti. Konveks mercekler yakını göremeyenler için işe yarasa da uzağı görenler için etkisizdi. Uzağı görmede kullanılacak merceklerin konkav (içbükey) olarak şekillendirilmesi ise 15. yüzyıla kadar beklemek zorunda kaldı.
İlk güneş gözlüğünün mucidi Çinliler
15. yüzyılın ortalarında ateş dumanının isi ile mercekleri karartan Çinlilerin, "ilk güneş gözlüğü"nü bulduğu kabul edilir. İngilizcede "lentis" olarak geçen mercimeğe benzerliği nedeniyle, bir süre sonra bu camlara "lens" adı verildi.
Matbaanın keşfiyle gözlük kullanımı yaygınlaştı
Gutenberg'in matbaayı keşfiyle 15. yüzyılda kitap basımları bir hayli arttı. Bunun sonucunda da merceğin tele tutturulmasıyla üretilen gözlüğün kullanımı yaygınlaştı. Bunun yanı sıra ipli gözlük ve kafaya bağlanarak takılan gözlük de kullanılıyordu.
İlk sabit gözlük sapı!
Edward Scarlett, 1730 yılında sabit gözlük sapını yapana kadar mercekler efektif bir şekilde kullanılamıyordu. Scarlett'in keşfiyle birlikte, gözlükler artık kulağa takılan ve "yüzün ortasına düşmeden oturan" bir hale büründü.
ABD'nin Philadelphia eyaletinde yaşayan Francis Mc Allister adlı bir kişi, 1783 yılında ilk gözlük dükkanını açtı. Gözlük almak isteyenler, dükkana geliyor ve sepetin içinde bulunan gözlüklerden kendisine uyanı seçiyor ve satın alıyordu.
Aksesuar haline geldi
Optik biliminin gelişmesiyle mercekler ve gözlüklerde büyük gelişmeler yaşandı. Kemik ve plastik çerçevelerin bulunması ve farklı tasarımların yaygınlaşmasıyla gözlük, sadece sağlık için kullanılan bir nesne değil, bir aksesuar haline geldi.
Kaynak: www.habernediyor.com
İlgili Galeriler