Güneşe çok maruz kalınan bu mevsimde ultravioleye (UV) bağlı gözde bazı patolojiler oluşabilir.
“Göz hastalıklarından ‘erken tanı’ ile korunun”
Mazlum VESEK
26 Temmuz 2022
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı, Batıgöz Hastanesi’nden Doç. Dr. Okan Toygar hayati organımız göz ile ilgili önemli bilgiler verdi.
-Sayın Toygar, yaz mevsiminin ortalarındayız. Bu dönemde göz sağlığı ile ilgili insanların neye dikkat etmesi gerekir?
Yaz mevsiminde güneşli, tozlu ve polenli ortamlarda bulunma sıklığı arttığı için bazı alerjik göz hastalıklarında da artış olur. Bu nedenle alerjik kişilerin bu tür ortamlardan uzak durmaları ya da korunmaları gerekir. Bunun yanısıra deniz ve özellikle havuzdan alınan enfeksiyonlar konjonktivite ve nadiren de keratite neden olabilir. Bu durumda gözlerde kızarıklık, batma ve çapaklanma olur. Konjonktivit ve keratitten korunmak için hijyene dikkat etmek, özellikle havuzda havuz gözlüğü kullanmak iyi olur. Ayrıca kontakt lens ile kesinlikle deniz veya havuza girmemek gerekir. Gözlük veya kontakt lens takmadığı zaman görmesi çok bulanık olan kişiler numaralı havuz gözlüğü kullanmalıdırlar.
Güneşe çok maruz kalınan bu mevsimde ultravioleye (UV) bağlı gözde bazı patolojiler oluşabilir. Örneğin UV’ye daha fazla maruz kalan gözlerde, katarakt, pterjium (et yürümesi ve kuş kanadı gibi isimlerle de anılır) ve sarı nokta hastalığı daha fazla görülür. Bu nedenle özellikle güneş ışınlarının yeryüzüne en dik geldiği 11:00–15:00 saatleri arasında mümkünse dışarı çıkmamalı ya da buna mecbursak iyi bir güneş gözlüğü kullanmalıyız.
– Güneş gözlüğü alırken nelere dikkat edilmelidir?
Yüzde 100 UV koruyuculuğu olan güneş gözlüğü kullanmak lazım. Eğer bu olmazsa normalde karanlık ortamlarda göz bebeklerimiz büyüdüğü ve böylece fazla ışık göz bebeklerimizden içeri girdiği için UV koruyuculuğu olmayan kalitesiz gözlüklerin, bırakın daha az yararlı olmasını, zararı olacaktır. Yani UV koruması olmayan güneş gözlüğü kullanmak yerine hiç kullanılmaması daha iyi.
-Gözlüklerin yerine kontakt lenslerin kullanımını hakkında neler söylersiniz?
Kontakt lensler, özellikle 20-40 yaş arasında yaygın olarak kullanılmaktadır. İyi bir muayene sonrasında alınan kontakt lensler, hijyene uygun olarak kullanıldığı takdirde kırma kusuru olan hastalar için önemli bir alternatiftir ve sanıldığı gibi körlüğe neden olmaz. Ancak tabii kullanırken bazı şeylere dikkat etmek gerekir.
Öncelikle bir göz doktorunun muayenesinden sonra kontakt lens alınmalıdır. Acaba hastanın gözü kontakt lens kullanmaya uygun mu? Uygunsa bu lensin çeşidi, ölçüleri, çapı ne olmalı? İşte tüm bunlar göz hekimi tarafından belirlenmelidir.
Kontakt lensi takıp çıkarırken ellerin temizliğine ve genel hijyen şartlarına dikkat edilmelidir. Ayrıca lensler hekimin belirlediği süre zarfında kullanılmalıdır. Deniz veya havuza girmeden ve banyo yapmadan önce lenslerin çıkarılması gerekir. Her çıkarışta lensler kendi solüsyonu ile temizlenmeli, durulanmalı ve önerilen saklama ilacı içinde korunmalıdır. Her çıkarışta solüsyon değiştirilmelidir. Göz hekiminin önerdiği solüsyon kullanılmalıdır.
Uzun süreli kullanılabilen kontakt lensler de dahil olmak üzere tüm kontakt lenslerin uyumadan önce çıkarılmasını öneriyoruz.
Çok sorulan bir konu da makyaj ve kontakt lens ilişkisi. O konudaki önerimiz şu; kontakt lensler makyaj yapmadan önce takılmalı ve makyaj temizlenmeden önce çıkarılmalıdır.
Son olarak kontakt lens kullanan bir hastada gözde kızarıklık, bulanık görme, batma, çapaklanma gibi şikayetler olduğunda lens çıkarılmalı, gözlük takılmalı (bu nedenle yedekte mutlaka bir gözlük bulunmalı) ve mutlaka bir göz doktoruna başvurulmalıdır. Buna dikkat edilmemesi ciddi sorunlara yol açabilir.
-Verdiğiniz yanıtlar için teşekkür ederiz. Son olarak şunu sormak istiyorum; göz hastalıklarında erken tanının önemli olduğu hastalıklar var mı?
Aslında göz hastalıkları ile ilgili yapılan bir söyleşide “halk sağlığı” açısından sorulabilecek en iyi soru bu diyebilirim. Çünkü teşhisinde geç kalındığında önemli görme kusurlarına yol açabilen hastalıklar var. Zaman çok önemli yani. Bazı hastalıklar başlıyor, ilerliyor ama erken dönemde hastayı göz hekimine götürecek bir bulgu vermediği için geri dönüşü olmayan hasarlara neden olabiliyor. Örneğin “glokom” yani “göz tansiyonu hastalığı”nın yüzde 80-90’ı hiçbir şikayet vermeden sinsice ilerler ve bazen farkedildiği zaman çok geç olabilir ve sonuç olarak periferden (çevreden) başlayan görme kaybı, merkezi görmeyi de kapatarak tam körlüğe neden olabilir. Bu nedenle özellikle ailesinde glokom hastalığı olan 40 yaş üstü bireylerin hiçbir şikayeti olmasa da yılda bir göz muayenesi olmaları zorunludur.
Erken tanının önemli olduğu bir diğer göz hastalığı ise bebeklik ve çocukluk çağında görülen ve göz tembelliğine (ambliyopi) neden olabilen şaşılık ve kırma kusurlarıdır. Bu hastalıkların 10-12 yaşına kadar uygun tedavilerinin yapılmaması yaşam boyu bir veya iki gözde görme azlığına neden olabilmektedir.
Aslında sadece göz hastalıklarında değil genel olarak tüm branşlarda erken tanı ile önlenebilecek hastalıklar mevcuttur. Koruyucu hekimliğin ön planda olduğu sosyal devletlerde erken tanı ile bu tür hastalıklar önlenebilmektedir.
Kaynak: www.egetelgraf.com
İlgili Galeriler