Bilim insanlarının yaptıkları bazı araştırmaların sonuçları çok çarpıcı!
Yapılan araştırmalar hastalıkların bir kısmının, teşhisinden çok daha önce ipuçları verdiğini gösteriyor. İnsan bedeni öyle mükemmel bir sistem ki bir şeyler yolunda gitmediğinde sahibini uyaran sinyaller verebiliyor. Bunlar; ağrı, doku değişimi ve benzer farklılıklarla kendini gösteriyor. Peki bu bulgulardan önce sadece fiziki yapınıza bakarak hangi hastalıkları taşıyor olma ihtimaliniz olduğunu biliyor musunuz?
BOYU KISALAR UZUN YAŞIYOR!
Öncelikle bedeninizin en belirgin özelliklerinden bir olan boyunuzun bazı hastalıklar için gösterge olduğundan başlayalım. National Acedemy of Sciences'da yayınlanan bir araştırmaya göre, boyu 157 santimden kısa olan insanların 100 yaşına kadar yaşama şansları çok yüksek. Araştırmacılar, vücudun oksidatif stresten (her gün çevremiz, yaptığımız aktiviteler ve yediğimiz yiyeceklerden ötürü maruz kaldığımız radyasyondan gelen hücre hasarı) iyileşmesinde yardımcı genin boyu belirleyen genle bir şekilde bağlantılı olduğunu tahmin ediyor. Tahminlerine göre daha uzun boylu insanlar, oksidatif strese kısalar kadar iyi yanıt vermiyor.
KOKUDAN PARKINSON TEŞHİSİ
Annals of Neurology'de yayınlanan başka bir araştırmaya göre, koku alma yeteneğiniz sağlığınız hakkında size mesaj veriyor. Limon, tarçın, muz, nane gibi kokuları tam olarak tanımlayamayan insanlar, bunu yapabilenlere göre beş kat fazla Parkinson hastası olma riski taşıyor. Yani bu saydığım kokuları alamıyorsanız dikkat: Parkinson hastası olabilirsiniz! Yapılan araştırmalar, beynin Parkinson hastalığından etkilenen öncelikli bölümünün, koku alma ile ilgili kısım olduğunu gösterdi. Koku alma yeteneğindeki azalma Parkinson hastalığının erken belirtilerinden biridir. Hatta hastalığın kesin teşhisinden 7 yıl önce bile ortaya çıkabilir. Fransa'da yapılan bir araştırmaya göre; baldır ölçünüz yatkın olduğunuz hastalıklar için belirleyici olabilir. Fransız araştırmacılar, baldır çapı 33 santimden az olan kadınların felç riskinin çok daha fazla olduğunu keşfetti. Bu kadınlarda karotis arterin tıkanması daha olasıdır; bu tıkanıklık ile küçük kan pıhtısı parçaları koparak beyindeki küçük damarlara gider ve bu damarların tıkanmasına neden olabilir. Beyinde damar tıkanıklığı da felç olmaya yol açar. İngiltere'de yapılan bir araştırma, 50-70 santimetre arası bacak uzunluğuna sahip olan kadınlarda karaciğer hastalıklarının göstergesi olan dört enzimin daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı.
KOYU GÖZLERDE KATARAKT OLUYOR
Eğer gözleriniz koyu tonlara sahipse katarakt olma ihtimaliniz diğerlerine göre daha yüksek demektir. Farklı sebeplere bağlı olarak da gelişebilen katarakt, genelde yaşa bağlı olarak ortaya çıkar ve göz bebeğinin etrafında dumanlı bir hare görüntüsü oluşturur. American Journal of Ophthalmology'de yayınlanan bir araştırmaya göre; koyu renk gözleri olan kişilerin katarakt hastalığına yakalanma ihtimalleri, diğerlerine oranla 1.5-2.5 kat daha fazla. Yapılan araştırmalar mavi gözlü kişilerin bir cilt hastalığı olarak bilinen vitiligoya yakalanma ihtimallerinin diğerlerine göre daha düşük olduğunu gösteriyor. Vitiligo, cildin bazı bölgelerinde görülen renk açılmaları olarak tariflenebilir. 2012 yılında Nature adlı dergide yayınlanan bir istatistiğe göre, mavi gözlü kişilerde vitiligo, diğerlerine oranla daha az görülüyor. Yaklaşık üç bin vitiligolu Kafkas'ın katılımıyla gerçekleştirilen bu istatistiki çalışmada, üç bin katılımcının yüzde 27'sinin mavi, yüzde 30'unun yeşil veya ela, yüzde 43'ünün ise koyu renk gözlere sahip olduğu saptanmış. Kafkas halkının genel göz rengi dağılımına bakacak olursak; yüzde 52'sinin mavi, yüzde 22'sinin yeşil ya da ela ve yüzde 27'sinin kahverengi gözlere sahip olduklarını görebiliriz. Bu rakamlar arasındaki belirgin oran, koyu renk gözlere sahip kişilerin vitiligoya daha fazla yakalandıkları tezini doğrular nitelikte.
ALKOLE KARŞI DAHA DUYARLILAR
Eğer kahverengi ya da siyah gözleriniz varsa, mavi ya da yeşil gözlülere göre daha az alkol almalısınız. Alkol tüketiminin, göz rengi ayrımına bakmadan herkes için son derece ciddi zararları olduğu uzun yıllardır bilinmekte ve tüketilmemesi gerektiği vurgulanmaktadır. Ancak alkol hassasiyeti diğerlerine oranla daha yüksek olanların incelendiği araştırmalarda, koyu renk gözleri olanların daha hassas oldukları ortaya çıkmış. 2001 yılında Personality and Individual Differences'da yayınlanan bir araştırmaya göre; koyu renk gözleri olan kadınların alkol duyarlılığı, diğerlerine göre daha yüksek.
SARI NOKTAYI ETKİLEYEBİLİYOR
2014 yılında düzenlenen American Pain Society'de bilim adamları tarafından açıklanan sonuçlara göre; mavi, yeşil ya da ela gözlü kadınların ağrıya dayanıklılığı, kahverengi ya da siyah gözlü olanlara oranla çok daha yüksek. Halk arasında sarı nokta hastalığı olarak bilinen makula dejenerasyonu, yaşa bağlı olarak gelişen görme bozukluğu olarak tariflenebilir. Sarı nokta hastalığı ve sahip kişilerin göz rengi arasındaki ilişkinin incelendiği net bir araştırma henüz yapılmadı. Ancak küçük çaplı ve istatistiğe dayanan çalışmalar mevcut. Buna göre, hastaların göz renkleri ve dağılımı incelendiğinde mavi, yeşil ya da ela gözlülerin çoğunlukta oldukları tespit edilmiş.
Kaynak: sabah.com.tr
İlgili Galeriler