"Önce sağlık, sonra ticaret"
Yazı Dizisi:
Opak Lens Yönetim Kurulu Başkanı
Erol Harbi'nin Kaleminden
"Sektöre Bakış, Sektöre Sesleniş"
Bölüm 5: Sağlık'lı Reklam ve Tanıtım
Saygıdeğer Optik Gazete Okuyucuları,
Dört bölüm boyunca yazdığım yazılarda çokça bahsettim. Optik sektörü bir sağlık sektörüdür ve bu sektöre dair hizmetler "önce sağlık, sonra ticaret" gözetilerek verilmeli ve kozmetik dahi olsa görmeye ilişkin tüm ürün ve cihazların ticareti Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'nun kanun, yönetmelik ve uygulamaları kapsamında yürütülmelidir.
Bu bütünlük içinde doğal olarak optik sektörünü ilgilendiren ürün ve hizmetlerin reklam ve tanıtımı da aynı çerçevede ele alınmalıdır.
Gelin görün ki ülkemizde hala bu çerçeve dışında kalan uygulamalar bulunmaktadır. Örneğin, bir önceki yazımda uzun uzun bahsettiğim gibi güneş gözlüğü bir sağlık ürünü olarak değil, ticari bir meta gibi değerlendirilmektedir. Güneş gözlüğünün satışı ve pazarlanması Sağlık Bakanlığı mevzuatı kapsamında değil, Çalışma Bakanlığı mevzuatı kapsamında yürütülmektedir.
Reklam konusuna başka bir noktadan başlamak istediğim için, güneş gözlüklerinin reklamı hususuna tekrar dönmek üzere, izninizle bu konuyu şimdilik bir kenarda bekletiyorum.
Başlamak istediğim nokta ise optisyenlik müesseseleri tarafından satışı yapılan gözlük ve kontak lenslerin "reçeteye tabi ilaçlar ve tedaviler" kapsamında değerlendirilmeleri gerektiği için, reklam ve tanıtımlarının da bu yönde düzenlenmesi gerektiğidir.
*****
Ülkemizde optik ürünlerinde reklamın uygulanabilirliği nedir, önce oraya bir bakalım.
Tıbbi cihazların satış, reklam ve tanıtım faaliyetlerine ilişkin usul ve esasları 15 Mayıs 2014 tarihinde yürürlüğe giren "Tıbbi Cihaz Satış, Reklam ve Tanıtım Yönetmeliği" kapsamında düzenlenmektedir. Bu konudaki birçok noktaya açıklık getiren "Tıbbi Cihaz Satış, Reklam ve Tanıtım Yönetmeliği'nin Uygulanmasına İlişkin Kılavuz" da 14 Temmuz 2014 tarihinde, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbî Cihaz Kurumu tarafından yayımlanmıştır.
Buna göre, gözlük çerçevesi, numaralı gözlük camı, kozmetik ve dereceli kontak lens, tıbbi cihazlar olarak değerlendirilmektedir ve 5193 sayılı Optisyenlik Hakkında Kanun gereği, doktor reçetesi ile ve sadece optisyenlik müesseselerinde satılmaktadır.
Tanım olarak da "geri ödeme kapsamında" olan ürünlerin, gazete, radyo, televizyon, billboard ve internet de dahil olmak üzere, halka açık yayın yapılan hiç bir mecrada reklamı yapılamadığı gibi, telefon aracılığıyla veya kapıdan ya da internet üzerinden online olarak satışı da yapılamamaktadır.
Genel kapsamda kurumlar kendi reklamlarını yapabilirler. Bir optik mağaza kendi mağazasının tanıtımını yapabilir, hizmetinin kalitesini anlatabilir. Ancak bu reklamı yaparken satışını yürüttüğü optik ürünlerin marka ve fiyatlarını beyan edemez.
*****
Çok uzun süre sıkıntısını çektiğimiz reklamlar konusunda; optik mağazaların birlik beraberlik içindeki çalışması, optik sektörü yayınlarının bu konudaki sürekli yayınları ve Sivil Toplum Kuruluşlarımızın verdiği mücadele ile yönetmelik ve uygulamalarda ciddi bir değişiklik olması sevindiricidir. Çünkü, özellikle yabancı sermayeli zincir mağazaların finansal güç kullanarak yaptığı reklamların geçmişte sektörümüze zararı büyük olmuştur.
İşte bu noktada tekrar döneceğimizi söylediğim güneş gözlükleri konusundan bahsedebiliriz.
Bu yazi kapsaminda üzerinde önemle durulması gereken bir konu da güneş gözlükleri meselesidir. Yabancı sermayeli zincir mağazalar güneş gözlüklerinin satış ve pazarlamasının Çalışma Bakanlığı mevzuatı içinde değerlendirilmesini desteklemektedirler. Oysa toplum sağlığı göz önüne alınınca güneş gözlüğünün mutlaka Sağlık Bakanlığı mevzuatı içinde yer alması gereklidir.
Bir önceki yazımda etraflıca belirttiğim gibi kalitesiz ve denetimsiz koyu renk camlı gözlük kullanmanın güneş altındaki göz için körlüğe varan ciddi tehlikeleri söz konusudur. Bu durumda halkın sağlığı söz konusu iken güneş gözlüğüne ilişikin rejimin ısrarla Çalışma Bakanlığı kapsamında tutulmak istenmesinin nedenlerini bir düşünün... Sağlık kısıtlamaları ve denetimleri olmayan güneş gözlüklerinin satışının kolaylaşması, internetten de yapılabilmesi, reklam ve pazarlamasının yapılmasının kolay olması kimlerin işine gelmektedir?
Elbette ki yüksek bütçeli reklam vermek suretiyle orantısız rekabet uygulama şansı bulunan yabancı sermayeli zincir mağazalar için güneş gözlüklerinin Çalişma Bakanliği mevzuatı altında olması çok ciddi bir avantaj sağlamaktadır.
Optik sektörü mensupları güneş gözlüğünün de Sağlık Bakanlığı mevzuatları içinde satılması için birlik olmalı ve bu konuda gerekli adımların atılmasında Sivil Destek Kuruluşlarını desteklemelidir. Bu, hem toplum göz sağlığı için hem de ürün sayısı sınırlı optik sektörü için ciddi önem arzetmektedir.
*****
Sivil Toplum Kuruluşlarının çalışmalarına destek demişken, Sayın Abdullah Aydın"ın senelerce büyük mücadele ederek dikkatleri çektiği, lasik göz ameliyatlarının reklam çalışmalarını da burada anmadan geçemeyeceğim.
Tüm bu çabalara ve çalışmalara rağmen bugün Türkiye resmen bir laser göz operasyonu cenneti haline gelmiştir. 1990"lı yıllarda başlayan laser göz operasyonları furyası hız kesmeden ve artarak devam etmektedir. Üstelik de alenen her yerde reklam ve tanıtımı yapılarak. 20-30 sene sonraki sonuçları ülkemiz halkı üzerinde test edilmekte olan laser ameliyatları "kartal görüşüne sahip olacaksınız" gibi çok çekici sloganlarla halka pazarlanmaktadır. Olumlu getirileri büyük harf ve puntolarla yazılıp, olumsuzlukları küçük puntolarla reklam edilen bu ameliyatların gerçekte ne büyük tehlike oluşturduğunu görmemezlikten gelemeyiz. İlk yapılan operasyonlarda kullanılan laser cihazlar bugün bizim ülkemiz insanlarının gözlerinde yapılan testlerin sonuçlarına göre geliştirilmektedir.
Biz biliyoruz ki en güvenli görme aracı gözlüktür. Göze yapılan müdahaleler her zaman içinde enfeksiyon ya da başarısız sonuç riski barındırmaktadır.
Şu soruyu sormalıyız kendimize: Neden bu ameliyatlar sağlık konusunda bir çok davanın açıldığı ülkelerde bu kadar yaygın yapılmamakta ve bizde bu şekilde çok yapılmaktadır? İşte bunu iyi düşünmek gerekir.
Ayrıca hepimiz biliriz ki göz uzmanı doktorların hiç birisi bu operasyonları kendilerine ve yakın çevrelerine uygulamamaktadır. Şunu da soralım kendimize: Gözlük veya lens kullanan bir göz doktorunun gözlüğünden veya lensinden vazgeçip bu ameliyatı olduğuna aranızda hiç tanıklık eden var mı?
İsteyen elbette istediği operasyonu yaptırabilir ama bunun televizyonlarda, gazetelerde ve hatta alışveriş merkezlerinde "gözlüğünüzden kurtulun, rahat edin" tarzında reklamlarla halka çok cazip bir şeçenekmiş gibi bilgi verilmesi doğru değildir. Olabilecek tehlikeli sonuçların da aynı puntolarla anlatılması gerekir, çünkü bu bir sağlık meselesidir.
Bu konudaki reklam ve tanıtımların da ciddi denetimler altına alınması ve halkın göz sağlığını önde tutarak, buna ticari zihniyetle yaklaşan kurumların engellenmesi gereklidir.
Optik sektörü olarak burada da Sivil Toplum Kuruluşlarımızın çalışmalarını desteklemek ve birliğimizi ortaya koymamız gerekmektedir.
Önümüzdeki hafta yayınlanacak olan altıncı yazımda görüşmek üzere, siz saygıdeğer okurlarımıza ve meslektaşlarıma esenlik dolu günler diliyorum.
Hayri Erol Harbi
Opak Lens Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanı
Optik Gazete
Yönetim Kurulu Başkanı
İlgili Galeriler