Özellikle yaşla birlikte ortaya çıktığı düşünülen kataraktın oluşumuna zemin hazırlayan nedenlerden biri de kortizon içerikli damlaların kontrolsüz kullanımı.
Lens gözün renkli iris tabakası ve göz bebeğinin arkasında bulunan ve aynen bir fotoğraf makinesinde olduğu gibi görüntünün odaklanmasını sağlayan bir yapı. Tamamen kristal şeffaflığında olması, görüntünün eksiksiz bir biçimde sarı nokta yani görme merkezine yansıtılmasını sağlıyor. Bu şeffaf yapının yaşlanmayla birlikte şeffaflığını yitirmesi olayına ise katarakt deniyor.
Lensin çoğunlukla su ve proteinden oluştuğunu belirten Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Eray Atalay, “Lens şeffaflığını içeriğindeki proteinlerin özel yapılarından alır ve bu şekilde ışığın eksiksiz geçmesini sağlar. Yaşla birlikte su ve protein yapısı değişen lensin belli alanlarında şeffaflık azalmaya başlar. Yaşlanan ve şeffaflığı azalan lensin zaman içerisinde ışık geçirgenliği azalır ve katarakt durumu ortaya çıkar” dedi.
KATARAKT RİSKİNİ BU FAKTÖRLER ARTIRIYOR
Katarakt çoğunlukla yaşlanmayla ilişkilendirilse de diyabet, yüksek miyopi, çeşitli nedenler kortizon göz damlası veya sistemik kortizon kullanımı, uzun süre morötesi (güneş ışını) ışınlara maruz kalma, ailesinde erken yaşta katarakt öyküsü bulunma veya göz travmaları gibi durumlarda daha erken yaşlarda da ortaya çıkabiliyor.
Yanı sıra sigara kullanımı, aşırı alkol tüketimi, yüksek tansiyon, obezite ve kolesterol düşürücü amaçlı kullanılan statin ilaçların da katarakt oluşumunu hızlandırabileceği bazı çalışmalarla gösterilmiş.
YANLIŞ İLAÇ KULLANIMI KATARAKT OLUŞUMUNDA NE KADAR ETKİLİ?
İlaç kullanımıyla ilişkili katarakt oluşumunun özellikle kortizon grubu ilaçlarda sık görüldüğünü belirten Dr. Atalaya, şunları söyledi:
“Çeşitli sebeplerle kortizon içerikli göz damlalarının uzun süre uygunsuz kullanımı kataraktın yanı sıra göz tansiyonu hastalığını da tetikleyebilir. Vücut geliştirme amaçlı kullanılan ve anabolik steroid yapılı ilaçlar da benzer etkiyi gösterebilir.”
EN ÇOK BU BELİRTİLERLE ORTAYA ÇIKIYOR
Kataraktın en sık belirtileri görmede bulanıklık, renklerde solma, ışıklarda yansıma, gece görüşünün azalması, tek gözde çift görme ve göz numaralarında sık ve anormal değişim.
Dr. Atalay, kataraktta genellikle cerrahi tedavinin uygulandığını belirterek şu bilgileri paylaştı:
“Kataraktta erken tanı diğer hastalıklarda olduğu gibi çok önemli olmamakla birlikte geç teşhis koyulan ve aşırı sertleşen merceklerin ameliyatları daha zor ve daha sıklıkla komplikasyon ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle hastanın görme düzeyi, yaşam stili, beklentileri ve sosyal çevresi dikkate alınarak ameliyat zamanı hekim ve hasta ile birlikte planlanmalı ve özet olarak ne acele edilmeli ne de geç davranılmalıdır.”
KATARAKTI ENGELLEMEK YA DA YAVAŞLATMAK MÜMKÜN MÜ?
Kataraktı engellemek mümkün olmadığı gibi süreci yavaşlatmak adına belli bir takım önlemlerin alınabileceğini dile getiren Atalay’ın o önlemlerle ile ilgili sözleri ise şöyle:
“Katarakt oluşumuna eğilimin olduğu diyabet hastalarında kan şeker düzeylerinin ayarlanması katarakt sürecini yavaşlatacaktır. Yaz aylarında morötesi ışınlardan korunmak için güneş gözlükleri ve şapka tercih edilebilir. Ayrıca antioksidan içeriği zengin olan erik, kırmızı üzüm, yaban mersin, böğürtlen, çilek, kiraz, ıspanak, patlıcan, soğan, brokoli, brüksel lahanası, pancar gibi besinlerden zengin bir diyet oksidasyon sonucu ortaya çıkan katarakt oluşumunu yavaşlatacaktır. Bazı çalışmalarda daha az et tüketilmesinin ve bununla birlikte antioksidanlardan zengin vegan/vejetaryen bir diyetin katarakt oluşumunu yavaşlatabileceği bildirilmişse de bu görüşü destekleyecek kuvvetli bir kanıt ve görüş birliği bulunmamaktadır. "
Kaynak : ntv.com.tr
İlgili Galeriler