Türkiye’de en büyük sorunların başını çeken işsizlik, eczacılık ve optisyenlik bölümü mezunlarını da vurdu. Tüm uyarılara rağmen, her iki alanda da bölümler açılmaya devam ediyor
Eda Ebru Naneci/ Ege Telgraf-Özel Haber
İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, işsiz eczacı sayısının giderek arttığını ifade etti. Türkiye’de her yıl mezun olan yaklaşık 3 bin 500 eczacılık fakültesi mezununu bekleyen sorunlara dikkati çeken Sayılkan, “İki profesör bir doçentle fakülte açılıyor. 3 bin 500 kişiye bir eczane olacak şekilde dağılım yapılıyor. Yeterli sayıda eğitmen var mı diye bakılmadan fakülte açılmasına izin veriliyor” dedi. Eczacı ve Gözlükçüler, Optisyenler Kooperatifi (Gözkoop) Eğitim Komisyonu’ndan Taylan Küçüker ise Optisyenlik Programı sayısının kontrolsüz olarak hızla katlandığını vurgulayarak, “Bu durum bazı sermaye çevreleri tarafından, ucuz iş gücü ve tekel zinciri oluşturmak amacıyla destekleniyor” açıklamasında bulundu.
‘ISKALANAN BİR ŞEY VAR’
Yeni açılan fakültelerin tam donanımlı olmadığını söyleyen Sayılkan, “Bugün açılan eczacılık fakültelerinin çoğunluğu üniversitelerin özel fakülteleri. Paralı eğitim olduğu için her türlü fakülte açılıyor ancak burada bir şey ıskalanıyor. Eğitim kalitesi eczacılık fakülteleri için çok önemli. Çünkü yaptığımız iş doğrudan insan sağlılığını etkiyor. Yapılan her hata, yanlış ya da eksik bilgi meslek büyük sorun demektir. Açılan fakültelerde yeteri kadar eğitmen yok. Fakültenin tüm dallarında eğitmenlerin tam donanımlı bir şekilde eğitim vermesi gerekiyor. Ancak Türkiye’de gelinen son noktada iki profesör bir doçentle fakülte açılıyor. Bu çocuklara yazık, mezun olduktan sonra vatandaşlara verecekleri hizmete de yazık!” ifadelerini kullandı.
‘BÜYÜK ÇELİŞKİ’
2011 yılında çıkarılan yasa ile eczane sayısının nüfusun sayısına göre kısıtlandığını dile getiren Sayılkan, aynı otoritenin yeterli sayıda eğitmen var mı diye bakmadan fakülte açtığını belirterek, “Bu büyük bir çelişki” dedi. Sayılkan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu konunun da altını çizmek gerekiyor. Örnek verecek olursak, Karşıyaka, Konak, Balçova, Bornova gibi ilçelerde nüfusa bakılıyor. 3 bin 500 kişiye 1 eczane düşecek şekilde hesaplanıyor ki bu sayı İzmir’de zaten çoktan aşılmış durumda. Yani yeni mezun olan arkadaşlarımızın yeni bir eczane açmalarının mümkün olmadığını düşünüyorum. Bu siyasi otorite 3 bin 500 kişiye bir eczane olacak şekilde dağılım yapıyor. Hem siz bir taraftan eczane sayısını kısıtlamaya çalışacaksınız hem de 10’nu aşmamış fakülteleri son 8 yılda 35 ila 40 rakamına getireceksiniz. Peki, bu çocuklar mezun olunca ne yapacak?”
‘GÖRMEZDEN GELİNEMEZ’
Bu sorunları ortadan kaldırmak için bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini kaydeden Sayılkan, çözüm önerilerini de sundu. Sayılkan, “Birçok ilçeye, nüfusa oranla bağlantılı olduğu için eczane açamayacaklar. Devlet hastanelerinde ilaç yapımında vb. ama buralarda da kadro kısıtlı. Çok sayıda fakülteden mezun olup binlerce eczacı arkadaşımızı, işsizlik ve çaresizlikle baş başa bırakıyorsunuz. Bu doğru bir yöntem değil. Yani fakülte açtırmayacaksınız, açılmış olanların kadrolarını düşüreceksiniz. O zaman daha nitelikli daha kaliteli eğitimler almış sağlık çalışanları vatandaşa hizmet verecek. Bu görmezden gelinecek, üstü örtülecek bir durum değil. Gittikçe bu toplum her yıl ulusal olaya dönüşecek. 3 bin ila 3 bin 500 genç insan mezun olacak. Fakat iş bulamayacak. Eczane açamayacak.”
‘DÖNÜŞÜME UĞRATILIYOR’
“Optisyenlik programı sayısının fazla olması, sağlık hizmeti sunumunun kalitesini artırmaz” diyen Gözlükçüler ve Optisyenler Kooperatifi (Gözkoop) Eğitim Komisyonu’ndan Taylan Küçüker, “Türkiye’de hiçbir meslek dalında insan gücü ihtiyacı planlaması yapılmıyor. Optisyenlik alanında da gelecekte işsiz meslektaşlarımız artacak. “Toplumu eğitiyoruz siz eğitime karşı mısınız? Halk açılan üniversite ve eğitimden memnun” diyenler olabilir. Ancak bunlar bilmeli ki bu tarz uygulamalarla meslekler sürdürebilir olmaktan çıkıyor, işsizleştiriliyor, itibarsızlaştırılıyor. Mesleklere olan güven saygı azalıyor. Bu çalışmalar gözlükçü ve optisyeni atölye ve satış sorumlusuna dönüştüren maaşlı işçi yapma projesidir. Mesleğimiz, sistemli, planlı, sürekli olarak perakende ve tedarikte tekel oluşturmak isteyen sermayenin karını artırmaya yönelik biçimde dönüşüme uğratılmaya çalışılmaktadır” açıklamasında bulundu.
‘51 ÜNİVERSİTEDE VAR’
Optisyenlik Programı Sayısı ve kontenjan artışına bakıldığında önümüzdeki yıllarda işsizliğin, mesleğin en önemli sorunlarından biri haline geleceğini söyleyen Küçüker, “Mevcut okullarımızın bile altyapı( hoca kitap laboratuar vs)imkânlarının yetersiz olduğunu, Optisyenlik programı sayısının katlanarak artmasının artık optisyenlik eğitiminin niteliğini de tartışılır hale getirmiştir. Optisyenlik programı ve eğitiminin ilk olarak 1992 yılında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde başlatıldı. Geldiğimiz süreçte 2017 yılı itibariyle, Optisyenlik program 51 üniversitede açıldı. İstihdam problemi nedeniyle bu sayı mesleğimizi tehdit eder bir duruma geldi. Ön lisans olarak eğitim veren okullarımızdan her yıl 2.700 meslektaşımız mezun olacaktır” dedi.
‘SONU GELECEK’
Optisyenlik programı sayısı ve kontenjanlarının artmasının optik sektöründe olumsuz sonuçlar meydana getirdiğini belirten Küçüker, “İstihdam alanları oluşturulmadan, insan gücü ihtiyacı planlaması yapılmadan, her geçen gün kontrolsüzce optisyenlik programları açılmaya devam ediliyor. Mezun olan optisyen sayısının artması, kamuda istihdam imkânı olmadığı için mezun olanların tamamı serbest optisyenlik müessesesi açması ya da mesul müdür olarak faaliyet sürdürmesi mümkündür.2017 yılı itibariyle faaliyet gösteren optisyenlik müessesesi sayısı 6 bin 300’e ulaşmıştır. Bu politikalar her sene hizmet sunumu verilecek vatandaş sayısı azalacağı içinde, optisyenlik müesseselerinin sonunu getirecektir. Mevcut pazarın bu hızlı artışı finanse edebilmesi mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
‘SINIRLANDIRMA ŞART’
Bu durumun önüne geçmek için alınabilecek önlemleri de anlatan Küçüker, “İşsiz üniversite mezunu sayısı Optisyenlik programı sayısına ve öğrenci kontenjanlarına, eczanelerde olduğu gibi nüfusa göre bir sınırlandırma mutlaka getirilmelidir. Kamu ve sanayi alanında istihdamının önü mutlaka açılmalıdır. Üniversitelerde akademisyen kadrolarının kapasitesinin geliştirilmesi ve koşullarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Yardımcı optisyenlik uygulamasının yasalaşması, Kontenjanların azaltılarak var olan üniversitelerin eğitim kadro ve seviyesinin yükseltilmesi gerekir” diye konuştu.
Kaynak: www.egetelgraf.com
İlgili Galeriler