Erol Harbi'nin İstanbul'dan Ankara'ya, "Korsan Lens Satışına Hayır" Yürüyüşünün Notları. 2. Gün: "Sağlık, Ticaret ve Sorumluluk..."
Mesleğimiz
Dünkü yazımda mesleki bakımdan dört kimliğim olduğunu yazmıştım. Bir tanesi miras aldığım dede ve baba mesleği olan gözlükçülük, diğer üç tanesi ise üç ayrı özel sektör kuruluşunun kurucu başkanlığı sıfatlarıydı. Ben bir iş adamıyım. Ticaret yapıyorum. Alım, satım, ithalat, ihracat…
Dün sosyal medyada yazılanları okurken bu yürüyüşümü ticarete dayandıran yorumlar gördüm. Bugün söyleyeceklerimi buradan yola çıkarak kaleme almak istedim.
Öncelikle yapılan tüm yorumlara teşekkür ederim. Aynı görüşte ya da karşıt görüşte olsun, her görüş benim için önemlidir ve dikkatle dinlerim. Yapıcı ve destekleyici olduğuna inandığım her geri bildirimi nazara aldığıma emin olabilirsiniz. Bu yüzden gelen bir iki yorum, yürüyüşümün nedenleri konusunda oluşan sorulara da topluca bir cevap verme isteğini beraberinde getirdi. Yürüyüşümün nedenlerini daha önce yazmıştım. O nedenler dışındaki ihtimalleri düşünenlerin, bu yazıyı da o nedenlerin geçerliliğini gösteren, bir ek bilgi olarak okumalarını dilerim.
Bazı noktalara vurgu yapmak istiyorum:
Dün belirttiğim gibi “Optisyenlik Hakkında Kanun”un ilk maddesi bu kanunun amacı içinde ilk olarak fertlerin ve toplumun sağlığını koruma konusuna işaret eder. Bu ne demektir? Bizim mesleğimiz bir sağlık mesleğidir. Optisyenler ve gözlükçüler Sağlık Bakanlığı’nın ilgili kurumlarının gözetim ve denetiminde çalışırlar. Elbette ki her meslek gibi bu meslekten de para kazanılır, bir emek karşılığı ekmek yenir. Ama aynı doktorluk gibi, eczacılık gibi optisyenlik ve gözlükçülük de bir sağlık mesleği olarak sağlık yani kamu sorumluluğu taşır. Dolayısıyla biz optik sektör mensupları önce sağlıkçıyız, sonra ticaret erbabıyız.
Benim çalışma prensibim, dedemden babamdan aldığım bilgi ve görgü her zaman bu yöndedir. Bağlı bulunduğumuz Optisyenlik Hakkındaki Kanun da bunu emretmektedir. Yani hem ahlaki hem de yasal açıdan, sağlık yönümüzü ikinci plana atamayız, yani sağlık söz konusu olduğunda ticari yönümüzü öne çıkaramayız!
O nedenle yürüyüşümün asıl dayandığı nokta fertlerin ve toplumun göz sağlığıdır, ikinci nokta da internetten yapılan kontak lens satışlarının optisyenlik müesseselerine verdiği maddi ve mesleki zararlardır. Bu iki husus da yürüyüşümün temel nedenleri arasında yer almaktadır.
Mesleğimle ve yaptığım işlerle gurur duyuyorum. Bu anlamda, sağlık sektörü mensubu olmamın yanında bir iş adamıyım. Ticareti severim ve iyi bilirim. Bugün atalarımdan kalan optik müessese, dört semtte dört ayrı mağaza ile, bir aile işletmesi olarak devam etmektedir. Sektörün perakende tarafındaki faaliyetlerimin üzerine, 300’ü aşkın kişinin çalıştığı firmaların kurulmasına öncelik ettim ve bu firmaların halihazırdaki yöneticisiyim. Bunlar da ticari yönüm hakkında insanlara bir kanaat verecektir. Bu ticari işletmelerde görev alan mesai arkadaşlarım olan 300 kişinin her birinin ortalama 3 kişilik bir ailenin ekonomisine katkısı göz önüne alındığında, -tabiri caizse- bugün 1000’e yakın kişinin geçimine vesile olmanın haklı gururunu ve sorumluluğunu taşıyorum demektir.
Bu yönüyle yürüyüşümün, mesai arkadaşlarıma karşı taşıdığım vazifelerden birinin yerine getirilmesi olarak da değerlendirilmesini isterim.
Tabii ki sorumluluğumun bu kadarla sınırlı kaldığının düşünülmesini de istemem. Zira, ülkemizde faaliyet göstermekte olan 6.560 optik mağazanın her birinde ortalama 4 kişinin çalışıyor olduğunu var sayarsak, optik sektöründe iş üreten yaklaşık 26.240 kişi olduğunu; bunların da ortalama 3-4 kişiden oluşan ailelerinin ekonomisine doğrudan etkisini de hesaplarsak, geleceğin optisyenleri ile birlikte 100.000 kişiyi aşan sektör mensubu sayısına ulaşmış oluruz. İşte bu 100.000 kişi için de yürüyorum.
Olaya kamu sağlığı yönünden bakıldığında ise rakam çok daha büyük değerlere ulaşmaktadır. Bugün Türkiye’de bilindiği kadarıyla 1 Milyon kişi kontak lens kullanıyor. Öncelikli olarak, bu 1 Milyon kişinin internetten kontak lens satın almasının yaratacağı riskleri bilmeleri ve buna maruz kalmamaları, sağlıkları tehlike içinde olmasın, diye yürüyorum.
Bu yıl yayınlanan “Gözlükçülüğün Tarihsel Gelişimi ve Türkiye’de Gözlük Sektörü” isimli kitapta yer alan bilgilere göre; Türkiye’de gözlük kullanım oranının % 15-20 arasında olduğu belirtilmektedir. Türkiye nüfusu 80 Milyon ise, bu 16 Milyon gözlük kullanıcısı için de yürüyorum…
Çünkü belirli ilkelerim var:
- Öncelikle yasalara uyan ve yasaları uygulayan bir vatandaş olmanın bilinciyle hareket etmek gibi.
- Bir sağlık mesleği mensubu olarak göz alanında farkındalık yaratmak gibi.
- Kendi iş alanımda milli ve yerli sermayeyi korumak ve güçlenmesini sağlamak gibi.
- Mesleğimizi yeni bilgi, ürün ve teknolojiler ile geliştirmek gibi.
- Meslek mensuplarının sağlık mesleği icrasında hak ettiği yerlere erişmeleri için gereken sosyal sorumluluk çalışmalarında bulunmak gibi…
Ticari Olarak Düşünseydim…
Eğer sağlık konusuna hiç önem vermeseydim ve sadece kendi gelirimi düşünseydim; ilkelerim olmadan kazancıma odaklansaydım, bu amaç uğruna başka türlü seçimler yapar, başka yolları tercih ederdim!
Neler mi yapardım? Neler mi yaptım?
- Dedemden babamdan devraldığım Harbi Optik mağazasının içindeki Harbi Optik alışveriş sitesini kanun çıktığı zaman kapatmazdım.
Peki ne yaptım? Yasalara uydum ve bu siteyi kapattım. - Cihan Medikal’i ve Opak Lens’i kurduğum 2004 yılından bu yana tam 14 yıldır yabancı zincir mağazalara ve yasal olmayan internetten kontak lens sitelerine satış yapar ve yüksek kazanç sağlardım.
Peki ne yaptım? Bunu tercih etmedim. - Türkiye’nin 25 ilinde 36 şube depo açarak 300’ü aşkın kişiye istihdam sağlayacağıma, çok çok daha az bir yatırım ve operasyon maliyetiyle; dolaylı yoldan, ya da doğrudan başka bir unvanla internetten online kontak lens satışı yapan bir web sitesi kurardım.
Peki ne yaptım? Bu yolu tercih etmedim. - Daha donanımlı optisyenler yetişsin diye onlarca üniversiteye gidip, optisyenlik bölümü öğrencilerine yılların bilgi ve deneyimiyle oluşmuş bilgileri paylaşmazdım.
Peki ne yaptım? Paylaştım ve paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorum.Bunu yaparken asla -bazı yabancı sermayeli zincir mağaza firmalarının yaptığı gibi- ticari kaygı ile öğrenci CV’si toplamıyorum. Tersine onlara kendi değerlerini koruma yönünde uyarıcı, yol gösterici bilgiler aktarıyorum. - Kazanç sağlayan işlerime ayıracağım zamanları optisyenlik müesseselerinin sorunlarını anlatabilmek için Ankara’ya giderek Sağlık Bakanlığı’nda sorunlarımızı dile getirmek için harcamazdım.
Peki ne yaptım? Bu uğurda ciddi zaman ve emek harcadım, halen de harcıyorum. - Türkiye’nin her yöresindeki optik mağaza çalışanlarına ve sahiplerine, kontak lensle ilgili gelişmeleri takip etmeleri, yaklaşan tehlikeleri fark etmeleri ve alınması gereken önlemleri almalarını sağlamak için il il dolaşmazdım.
Peki ne yaptım? Dolaştım, dolaşıyorum, dolaşacağım da… - Sektörümüzü temsil eden derneklere her türlü maddi ve manevi destek olmazdım.
Peki ne yaptım? Destek oldum, olmaya da devam ediyorum. - Optik Gazete gibi hiçbir ticari kazancı olmayan, sadece optik mağazaların seslerini duyurabileceklerive sektörel haberleri takip edecekleri bir haber portalı kurmazdım. Üstüne üstlük ayrıca yatırım yaparak ve sponsorluklar alarak optik mağazalara yönelik yarışmalar düzenlemez, yerli ve milli optisyenlik müesseselerinin bu yolla fark edilmesi için çaba harcamazdım.
Peki ne yaptım? Açın bakın Optik Gazete’yi, ne demek istediğimi anlayacaksınız. - Yerli ve milli sermayeli bir firmayız. Kontak lensten sonra girdiğimiz optik cam üretiminde de çok daha uygun fiyatlı çalışabileceğimiz yabancı üreticiler dururken, bizim gibi yerli ve milli üreticiyi seçmezdim.
Peki ne yaptım? Bugün Akay Optik’le çalışarak birbirimizi desteklerken yerli ve milli sermayeli bir işbirliğini geliştirmekten gurur duyuyoruz. Bu noktada diğer yerli ve milli sermayeli firmaları da desteklemeyi kendimize görev edindik. - Zincir mağazalar kurardım.
Peki ne yaptım? Kurmadım. Perakende anlamında yerel bağımsız optisyenlik mağazalarında rakip yaratmadım, yalnızca toptancı olarak onlara hizmet veriyorum. Dedemden babamdan kalan Harbi Optik’i zincirler haline getirmeyip aile işi olarak dört mağaza ile devam etmemizin nedeni de bu duruşumuzdur. - Şirketlerimizin sahibi olduğu marka ve ürünleri internetten kontak lens satış sitelerine ve yabancı zincir mağazalarına da satarak, pazar hacmimizi genişletip daha fazla kar ederdim.
Peki ne yaptım? Yapmadım. Elegance kontak lensleri ve lens solüsyonlarını asla intenetten ve yabancı zincir mağazalarda bulamazsınız. Markalarımız yalnızca yerli sermayeli bağımsız optisyenlik müesseseleri tarafından satılır. - Hepsinden de önemlisi sektörümüzü ele geçirmek isteyen yabancı sermayeli dünya devi firmanın Opak Lens firmasını satın almak üzere yaptığı teklifi geri çevirmezdim.
Peki ne yaptım? Geri çevirdim. Yanlış anlaşılmasın, fiyatı beğenmeyip geri çevirmedim, daha ilk dakikada bizim ilkelerimize uymaz diyerek geri çevirdim.
Bir iş adamı olarak işimi geliştirmek, büyütmek, daha çok kişiye istihdam sağlamak ve daha çok gelir elde etmek yönünde çalışarak başarılı olma heves, hırs ve azmimi asla inkar etmem. Ancak bunlar daima ilkelerimin çerçevesi ile sınırlıdır ve işimi “önce ilkelerim, sonra ticari kazancım” şeklinde planlar ve yürütürüm…
Bunu anlayıp, destek veren tüm sektör mensuplarına teşekkür ediyorum.
Erol Harbi
Opak Lens A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı
İlgili Galeriler
TANIDIĞIM İÇİN DE GURURLUYUM, ONURLUYUM.
SAMİMİYETİNDEN HİÇ ŞÜPHEM OLMADIĞI İÇİN DE, TÜM SÖZLERİNE KATILIYORUM.
NE MUTLU O'NUN AİLESİNE Kİ, O'NUN GİBİ BİR BABA'LARI VAR.
NE MUTLU OPAK LENS AİLESİNE Kİ, O'NUN GİBİ BİR LİMANLARI VAR.