Göz Kapağında Kasılma Neden Olur?
Kişi gözlerini bilerek açık tutmak istese bile bu kasılmalar bazen o kadar şiddetli olabilir ki kısa süreliğine de olsa görme işlevini aksatabilir.

Blefarospazm (Göz Kapağında Kasılma)
Dr. Berkay Akmaz
Kaynak: www.drberkayakmaz.com
Blefarospazm (göz kapağında kasılma), göz çevresindeki kasların istemsiz ve tekrarlayan şekilde kasılmasıyla karakterize bir durumdur. Kişi gözlerini bilerek açık tutmak istese bile bu kasılmalar bazen o kadar şiddetli olabilir ki kısa süreliğine de olsa görme işlevini aksatabilir. Temel olarak göz kapaklarımızın açılıp kapanmasını sağlayan kaslarda ortaya çıkan bu kontrol dışı hareketler hem fiziksel hem de psikolojik açıdan rahatsızlık yaratır. Neyse ki çoğu zaman hayatı doğrudan tehdit eden bir durum olmasa da günlük yaşam kalitesini ciddi biçimde etkileyebilir.
Blefarospazm Nedir ve Göz Kapaklarını Nasıl Etkiler?
Gözlerimiz, dış dünyayı algılamanın en kritik yollarından biri olduğu için yaşam kalitemizi doğrudan etkiler. Göz kapakları ise bu değerli organları koruyan, nemli ve sağlıklı kalmalarını sağlayan “kapaklar” gibidir. Normal koşullarda, bu kapaklar düzenli aralıklarla kırpılır; kimi zaman da biz fark etmeden gözyaşı filmini yenilemek veya anlık olarak gözü dinlendirmek amacıyla hızlıca açılıp kapanır. Ancak blefarospazm söz konusu olduğunda, bu doğal ve ritmik hareket bozulur. Göz kapakları sanki “kontrolden çıkmış” gibi kendiliğinden, tekrarlayan ve bazen de kuvvetli şekilde kapanabilir. Bir metaforla açıklamak gerekirse, göz kapaklarımızın görevini icra eden bir orkestrayı düşünün. Normalde orkestra şefi (beynimizdeki motor kontrol merkezleri) uyumlu ve düzenli bir müzik icra etmemizi sağlar. Blefarospazmda ise orkestra üyelerinin bir kısmı aniden kendi başlarına çalmaya başlar ve şefin komutlarını doğru yorumlayamaz. Sonuç: Kaotik, istemsiz kasılmalar ve bazen ısrarcı bir kapanma.
Bu kasılmaların şiddeti kişiden kişiye değişir. Hafif bir tik şeklinde başlayabileceği gibi, zamanla daha yoğun ve uzun süreli kapanmalar da görülebilir. Hafif vakalarda kişi sadece artan kırpma davranışından yakınırken, ağır vakalarda istemsiz kapanma o kadar belirgin olabilir ki birey gözünü tamamen kapalı tutmak zorunda kalır ve görme ciddi oranda engellenir. Blefarospazm sık sık iki gözü birden etkiler, bu yüzden de günlük işlevselliği önemli ölçüde kısıtlayabilecek bir tabloya dönüşebilir.
Blefarospazmın Nedenleri Nelerdir? Nörolojik Tetikleyiciler
Blefarospazmın kesin nedeni tam olarak anlaşılamasa da çoğu uzman bunun bir “fokal distoni” türü olduğunda hemfikirdir. Distoni, vücudun bir bölgesinde ortaya çıkan istemsiz kas kasılmaları için kullanılan tıbbi bir şemsiye kavramdır. Beynimizdeki “bazal gangliyonlar” adı verilen özel merkezlerin, vücut hareketlerini ince ayarlarla düzenleme görevi vardır. Bu merkezler, orkestra şefinin müziği yönetmek için kullandığı notalar gibi işlev görür. Eğer bazal gangliyonlarda bir iletişim bozukluğu meydana gelirse, orkestra üyeleri doğru tempoyu kaçırır ve ortaya distoni benzeri istemsiz kasılmalar çıkar.
Blefarospazmda da tam olarak bu tür bir sinirsel ileti bozukluğu söz konusudur. Sinir hücreleri arasındaki kimyasal habercilerde (özellikle dopamin gibi nörotransmiterlerde) oluşan dengesizlikler, göz çevresi kaslarına yanlış ya da aşırı uyarı gönderebilir. Böylece kişi göz kapaklarını bilinçli olarak açıp kapamak yerine, aniden gelişen, tekrarlı ve rahatsız edici kasılmalar yaşar. Bazı bilimsel çalışmalar GNAL veya CIZ1 gibi genlerdeki mutasyonların bu tip distonilerin gelişiminde rol oynayabileceğini öne sürmektedir. Bu mutasyonlar, dopamin sinyalizasyonunu bozar ve hareket kontrolünün en hassas olduğu noktalarda “kıvılcım” misali istemsiz kasılmaları tetikleyebilir.
İşin ilginç yanı blefarospazm tek başına ortaya çıkabileceği gibi, bazen daha geniş kapsamlı nörolojik hastalıkların bir parçası da olabilir. Parkinson hastalığı, Wilson hastalığı veya tardif diskinezi gibi hareket bozukluklarında da göz kapağı spazmları görülebilir. Bu tip vakalarda, blefarospazm genellikle diğer nörolojik bulgularla (titreme, rijidite, istemsiz hareketler vb.) birlikte seyreder. Yani “göz kapaklarındaki bu ufak kaos” bazen daha büyük bir tabloyun önemli bir parçası olabilir.
Blefarospazm Tedavisi İçin Hangi Seçenekler Var?
Blefarospazm tedavisinde en çok bilinen ve en etkili kabul edilen yöntem botulinum toksini (BoNT) enjeksiyonlarıdır. Yıllardır nörolojik bozuklukların çeşitli tiplerinde kullanılan bu toksin, kasların istemsiz kasılmasına yol açan sinir sinyallerini geçici olarak bloke eder. Yani kas, hareket talimatını alamaz ve gevşer. Dolayısıyla göz çevresindeki kasılma azalır veya tamamen yok olur. Botulinum toksini enjeksiyonları genellikle 3-4 ayda bir tekrarlanır, çünkü etkisi zamanla azalır. Tedavinin etki süresi kişinin metabolizmasına, enjeksiyon tekniğine ve kullanılan doz miktarına göre biraz değişiklik gösterebilir.
İlaç tedavisi ise, çoğu zaman botulinum toksini kadar etkili olmaz. Yine de bazı hastalar, özellikle hafif vakalarda veya ek tedavilerin gerekli görüldüğü durumlarda, kas gevşeticiler (örneğin baklofen), benzodiazepin grubu ilaçlar (klonazepam gibi) veya antikolinerjikler (triheksifenidil gibi) kullanabilir. Bu ilaçlar, sinir-kas iletişiminde veya beynin hareket kontrolünde geçici değişikliklere yol açarak spazmı hafifletebilir. Ancak yan etkileri (uyku hâli, baş dönmesi, ağız kuruluğu gibi) sınırlayıcı olabilir.
Cerrahi yöntemlere ise genellikle diğer tedavi yöntemlerinden sonuç alınamadığında veya çok ileri durumlarda başvurulur. Myektomi (göz kapağındaki kasların bir kısmının cerrahi olarak çıkarılması) veya bazı sinir dallarının kısmen kesilmesi, spazmı azaltma amacıyla uygulanabilir. Bu işlemlerle uzun dönemli rahatlama sağlanabilir ancak ameliyatın komplikasyonları, göz kapağı şeklinin değişmesi, estetik kaygılar veya istemeden fazla kas dokusu alımı gibi riskleri de göz önünde bulundurmak gerekir.
İlgili Galeriler