Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüban Atilla, Türkiye'de yaklaşık 2,5 milyon kişide göz tembelliği bulunduğunu belirterek, "Göz tembelliği olan kişilerin iş kazalarına, ev kazalarına yatkınlığı artıyor" dedi.
Göz Tembelliği, İş ve Ev Kazalarına Yatkınlığı Artıyor"
Atilla yaptığı açıklamada, yeni doğan bir bebeğin görme düzeyinin yüzde 5-10 olduğunu, 3 yaşında bu oranın yaklaşık yüzde 60'a çıktığını, okula başlarken ise görme düzeyinin yüzde 100'e ulaşmasını beklediklerini söyledi.
İki gözün bir arada kullanılmasının ve net görmenin, görmenin temelini teşkil ettiğini ve bunun da çocukluk çağında öğrenildiğini anlatan Atilla, tam olarak görmenin öğrenilmesi için bunu engelleyen sorunların ortadan kaldırılması gerektiğini kaydetti.
Gözün net görmeyi öğrenmesi açısından çocukluk döneminin önemli olduğunu, çocuğun fiziksel gelişimi ile iletişim kurması, el becerilerini geliştirmesi açısından da iyi görmesi gerektiğini vurgulayan Atilla, "Ailesinde şaşılık hikayesi olan, yüksek numaralı gözlük ihtiyacı olan çocuklarda, yine nörolojik ve sistemik hastalıklar, otizm, sereblal palsi, hafif gelişim geriliği gibi rahatsızlıklar da gözdeki problemleri artırıyor. Eğer ailede bu hikayeler varsa veya ailenin şüphesi varsa en kısa sürede göz doktorunun görmesi gerekiyor." dedi.
Çocukluk Döneminde Göz Taramaları Çok Önemli!
Çocukluk döneminde gözde tarama programlarının çok önemli olduğunu, Türkiye'de de göz taramasının yaklaşık 2,5-3 yıldan bu yana yapıldığını kaydeden Atilla, şöyle konuştu:
"Sağlıklı çocuk izlem programının bir parçası olarak aile hekimleri tarafından bebeklerde 3 aya kadar yapılması gereken kırmızı refle testi var. Kırmızı refle testinde doğuştan olan katarakt, göz kapağı düşüklüğü ve diğer yapısal problemlerin tanı alması önem taşıyor. Daha sonra 3 yaşında kırmızı refle testinin yanı sıra görme keskinliğinin ölçümü önemli. Çocuk artık 3 yaşında iletişim kurabiliyor, bize cevap verebiliyor, şekilleri ifade edebiliyor, eline verdiğimiz bir kartı gösterebiliyor. Yani görme düzeyini rahatlıkla ölçebiliyoruz. 3 yaşındaki bir çocuğun kabaca yüzde 50 görmesi lazım. Eğer bu düzeyde göremiyorsa ya da iki gözü arasında fark varsa bu, göz tembelliği olabilir ve mutlaka göz doktoruna gidilmesi gerekiyor. Anne, baba veya kardeşte şaşılık öyküsü varsa risk 4-8 kat artıyor, teyze, hala, dayı, kuzen gibi akrabalarda varsa 2-4 kat artıyor. Yakın çevresinde göz tembelliği veya kayma problemi varsa da mutlaka göz doktoruna başvurması gerekiyor. 7 yaşında yani okul hayatına başladığında çocuk ne kadar iyi görürse bu eğitimine, öğrenmesine de yansıyor."
"Türkiye'de Yaklaşık 2,5 Milyon Kişide Göz Tembelliği Var"
Göz tembelliğinin tanı ne kadar erken konulursa o kadar iyi tedavi edilebildiğini söyleyen Atilla, bu nedenle ailelerin çocuklarını dikkatle izlemeleri, sorun gördüğü anda doktora başvurmalarının önemli olduğunu dile getirdi.
Atilla, "Türkiye'de yaklaşık 2,5 milyon kişide göz tembelliği var. Erken tanı konulsaydı bunlar tedavi edilebilirdi. Çalışmalar gösteriyor ki göz tembelliği ilk 40 yılda en sık görme kaybı sebebi ayrıca göz tembelliği olan kişilerin iş kazalarına, ev kazalarına yatkınlığı artıyor. Çocuk görmeyi bulanık öğrenirse, görme o düzeyde kalıyor. Beyin gelişimi tamamlayınca maalesef biz o görmeyi yeniden öğretemiyoruz. Görmeyi ne kadar erken yaşta öğretirsek o kadar iyi pekişiyor." diye konuştu.
Kayma, şaşılık veya göz tembelliği gibi çocukta iyi görmeyi engelleyen ne varsa okul öncesi dönemde tedavi edilmesi gerektiğini ifade eden Atilla, iyi göremeyen çocuğun eğitimde zorlanacağını vurguladı.
Çocukların yaklaşık yüzde 1'inde şaşılık, yüzde 10'unda iki göz arasında fark bulunduğunu kaydeden Atilla, kaymaların yarıya yakınının gözlükle düzeltilebildiğini, kalanının da ameliyat gerektirdiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: Haberler.com
Atilla yaptığı açıklamada, yeni doğan bir bebeğin görme düzeyinin yüzde 5-10 olduğunu, 3 yaşında bu oranın yaklaşık yüzde 60'a çıktığını, okula başlarken ise görme düzeyinin yüzde 100'e ulaşmasını beklediklerini söyledi.
İki gözün bir arada kullanılmasının ve net görmenin, görmenin temelini teşkil ettiğini ve bunun da çocukluk çağında öğrenildiğini anlatan Atilla, tam olarak görmenin öğrenilmesi için bunu engelleyen sorunların ortadan kaldırılması gerektiğini kaydetti.
Gözün net görmeyi öğrenmesi açısından çocukluk döneminin önemli olduğunu, çocuğun fiziksel gelişimi ile iletişim kurması, el becerilerini geliştirmesi açısından da iyi görmesi gerektiğini vurgulayan Atilla, "Ailesinde şaşılık hikayesi olan, yüksek numaralı gözlük ihtiyacı olan çocuklarda, yine nörolojik ve sistemik hastalıklar, otizm, sereblal palsi, hafif gelişim geriliği gibi rahatsızlıklar da gözdeki problemleri artırıyor. Eğer ailede bu hikayeler varsa veya ailenin şüphesi varsa en kısa sürede göz doktorunun görmesi gerekiyor." dedi.
Çocukluk Döneminde Göz Taramaları Çok Önemli!
Çocukluk döneminde gözde tarama programlarının çok önemli olduğunu, Türkiye'de de göz taramasının yaklaşık 2,5-3 yıldan bu yana yapıldığını kaydeden Atilla, şöyle konuştu:
"Sağlıklı çocuk izlem programının bir parçası olarak aile hekimleri tarafından bebeklerde 3 aya kadar yapılması gereken kırmızı refle testi var. Kırmızı refle testinde doğuştan olan katarakt, göz kapağı düşüklüğü ve diğer yapısal problemlerin tanı alması önem taşıyor. Daha sonra 3 yaşında kırmızı refle testinin yanı sıra görme keskinliğinin ölçümü önemli. Çocuk artık 3 yaşında iletişim kurabiliyor, bize cevap verebiliyor, şekilleri ifade edebiliyor, eline verdiğimiz bir kartı gösterebiliyor. Yani görme düzeyini rahatlıkla ölçebiliyoruz. 3 yaşındaki bir çocuğun kabaca yüzde 50 görmesi lazım. Eğer bu düzeyde göremiyorsa ya da iki gözü arasında fark varsa bu, göz tembelliği olabilir ve mutlaka göz doktoruna gidilmesi gerekiyor. Anne, baba veya kardeşte şaşılık öyküsü varsa risk 4-8 kat artıyor, teyze, hala, dayı, kuzen gibi akrabalarda varsa 2-4 kat artıyor. Yakın çevresinde göz tembelliği veya kayma problemi varsa da mutlaka göz doktoruna başvurması gerekiyor. 7 yaşında yani okul hayatına başladığında çocuk ne kadar iyi görürse bu eğitimine, öğrenmesine de yansıyor."
"Türkiye'de Yaklaşık 2,5 Milyon Kişide Göz Tembelliği Var"
Göz tembelliğinin tanı ne kadar erken konulursa o kadar iyi tedavi edilebildiğini söyleyen Atilla, bu nedenle ailelerin çocuklarını dikkatle izlemeleri, sorun gördüğü anda doktora başvurmalarının önemli olduğunu dile getirdi.
Atilla, "Türkiye'de yaklaşık 2,5 milyon kişide göz tembelliği var. Erken tanı konulsaydı bunlar tedavi edilebilirdi. Çalışmalar gösteriyor ki göz tembelliği ilk 40 yılda en sık görme kaybı sebebi ayrıca göz tembelliği olan kişilerin iş kazalarına, ev kazalarına yatkınlığı artıyor. Çocuk görmeyi bulanık öğrenirse, görme o düzeyde kalıyor. Beyin gelişimi tamamlayınca maalesef biz o görmeyi yeniden öğretemiyoruz. Görmeyi ne kadar erken yaşta öğretirsek o kadar iyi pekişiyor." diye konuştu.
Kayma, şaşılık veya göz tembelliği gibi çocukta iyi görmeyi engelleyen ne varsa okul öncesi dönemde tedavi edilmesi gerektiğini ifade eden Atilla, iyi göremeyen çocuğun eğitimde zorlanacağını vurguladı.
Çocukların yaklaşık yüzde 1'inde şaşılık, yüzde 10'unda iki göz arasında fark bulunduğunu kaydeden Atilla, kaymaların yarıya yakınının gözlükle düzeltilebildiğini, kalanının da ameliyat gerektirdiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: Haberler.com
İlgili Galeriler